| Tümü genç, Asyalı veya Hispanik, koyu saçlı, aynı boyda ve aynı vücut özelliklerindeydi. | Open Subtitles | وكانوا جميعا من الشباب، آسيوي أو ابيض، ذات الشعر الداكن و ارتفاع مماثل ، نوع الجسم. |
| Otuz yaşlarında, koyu saçlı, çekici. | Open Subtitles | كانت مثل 30، الشعر الداكن وجذابة. |
| koyu saçlı, zayıfsın falan. | Open Subtitles | كل الشعر الداكن و النحافة |
| siyah saçlı olan, sen geldikten bir dakika sonra içeri girmişti hani. | Open Subtitles | العاشقه ذات الشعر الداكن التى جاءت راكضه خلفك لحظه وصولك |
| Yani siyah saçlı köle kız onun ilgisini mi... | Open Subtitles | بأن العبيدة ذو الشعر الداكن جذبت إنتباه... |
| Tanrım, Ali'yi siyah saçlı görmek gerçekten çok garip. | Open Subtitles | رباه ، لمن الغريب جداً رؤية (آلي) بهذا الشعر الداكن |
| İsimsiz adamın koyu saçlı olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | وصف جون دو وجود الشعر الداكن. |
| - siyah saçlı ve şık takım elbiseli olan. | Open Subtitles | -الفتى ذو الشعر الداكن والبدلة المصقولة |
| - "siyah saçlı garson... | Open Subtitles | ".. النادلة ذات الشعر الداكن |
| siyah saçlı olan acayip parçaymış. | Open Subtitles | إن صاحبة الشعر الداكن لعوبة . |