| Yapma, birisi senin yiyeceğine saç boyası mı katacak, bunu anlarsın. | Open Subtitles | بربكم, أن يضع أحدهم صبغ الشعر في الطعام, ألن تتذوق ذلك؟ |
| Çünkü dünyadaki bütün kaliteli kaslar ve ateş pahası saç ürünleri onları koruyamaz. | Open Subtitles | لأن جميع العضلات المتناغمة جيدا وأثمن منتجات الشعر في العالم لن تستطيع أنقاذهم. |
| Eve geldiğinde kendisini öyle iyi hissediyormuş ki yeni bir şeyler deneme arzusu duymuş ve mutfağında hoş koku ve saç yağlarıyla deneyler yapmış. | TED | وحقيقة أنها تعود لبيتها كل يوم سعيدة هو من قادها للبدء في التجربة بصنع العطور وزيوت الشعر في مطبخها. |
| Bazı kişilerde, göz ve dudaklar hariç her yerde kıl büyür. | Open Subtitles | في بعض الحالات ينمو الشعر في كل مكان عدى العيون والفم |
| Ben de sadece saçı sakalı birbirine karışmış trolün tekiyim. | Open Subtitles | وأنا مجرد وحش يمتلك كمية كبيرة من الشعر في أذنه |
| Anket sonuçlarına bakınca rakamların sıralanışında bir şiirsellik var. | Open Subtitles | هناك شيء من الشعر في طريقة اصطفاف الأرقام... |
| Annem öldü. Küvetine bir saç kurutma makinesi düştü. | Open Subtitles | والدتي توفيت، بسبب سقوط مجفف الشعر في حوض الاستحمام |
| Son zamanlarda aşırı saç dökülmen oldu mu? | Open Subtitles | هل تعاني من سقوط الشعر في الآونة الأخيرة؟ |
| Hey keltoş! Piyasada sürüyle saç yağı var. Denesene. | Open Subtitles | أهلا ياأصلع هناك الكثير من الزيوت لتنمية الشعر في الأسواق جربها |
| Bir zamanlar birisine ait bir saç fırçasına benziyor. | Open Subtitles | شخص ما يشاهد مثله فرشاة الشعر في قديم الزمان. |
| Ama ikimizde de beklenmeyen yerlerde saç çıkmaya başladı. | Open Subtitles | لكن منذ ان كلينا بدأ بزرع الشعر في أماكن غير متوقعة |
| Müzedeki masanın içinde saç örneklerine rastladık. | Open Subtitles | وجدوا ببعض الشعر في تلك الطاولة المتحركة في المتحف |
| Yemeğimin içinde saç parçası buldum. Joy, kes şunu. | Open Subtitles | لقد وجدت خصلة من الشعر في طعامي جوي توقفي |
| Yüzünde kıl çıkacak. Sakalla çok yakışıklı olacaksın. | Open Subtitles | صوتك سوف يزداد عمقاً وينمو الشعر في وجهك |
| Adamım, burada epeyce kıl kaybetmişsin. | Open Subtitles | الرجل ، وكنت في عداد المفقودين الكثير من الشعر في هناك. |
| Patron, yine kokteyl zeytinlerinden kıl çıktı. | Open Subtitles | سيدي , لقد وجدنا بعض الشعر في كوكتيل الزيتون مرة أُخرى |
| O saçı hiç yerinde tutamazdık değil mi? | Open Subtitles | لا يمكننا ابداً ان نبقي ذلك الشعر في هذا المكان, السنا كذلك؟ |
| Sonra saçı, etkisi azaltılmış sirke ile doyuracağız. | Open Subtitles | ثم نشبع الشعر... في خلّ مجفف... |
| Sonra saçı, etkisi azaltılmış sirke ile doyuracağız. | Open Subtitles | ثم نشبع الشعر... في خلّ مجفف... |
| Korkunç, suikast kokan şiirsellik... | Open Subtitles | "نيكي) سوف تُحرق)". أستطيع أن أرى الشعر في هذا. |