Sömürgeciliğin kötü olan tarafı, ve yardım programlarımızın bazılarındaki kalıcı olarak kötü olan şey baskı ve küçültme unsurları barındırmasıydı. | TED | الشيء الذي كان سيئا عن الاستعمار ، وهو شر التبعية في بعض جوانب برامجنا للمعونات ، هو تشارك عناصر القهر والتعالي. |
Bir zamanlar orada yaşamış olan şey aniden ortaya çıkmıştı... sığınak olmadan... | Open Subtitles | الشيء الذي كان يعيش هناك أصبح فجأة مكشوف للعلن دون ملجأ ...دون |
olan şey, tam olarak beklediğiniz şeydi, bazı gruplar diğerlerinden çok daha başarılıydı, ancak gerçekten ilginç olan şey çok başarılı olan grupların içinde olağanüstü yüksek I.Q. 'ya sahip bir ya da iki kişinin olduğu gruplar olmamasıydı. | TED | و الذي حدث هو بالضبط الذي تتوقع حدوثه، بعض المجموعات كانوا أكثر نجاحاً عن الأخرين و لكن الشيء الذي كان ممتع حقاً هو أن مجموعات المتفوقين لم يكونوا المجموعات حيث يوجد شخص أو شخصين بنسبة ذكاء عالية و خارقة. |
Kardeşinle peşimizde olan şeyi öldürdüğünü söylemiştin. | Open Subtitles | قلت أنك وأخيك قتلتما الشيء الذي كان يترصدنا |
Binalardan atlayarak, kötüleri yakalamanı sağlayan şeyi kalbinden söküp almış. | Open Subtitles | أخذ من قلبكَ الشيء الذي كان يحفّزكَ للقفز عبر الأبنية والإطاحة بالطالحين. |
Kayıp olan şey ise anahtarlarıydı. | Open Subtitles | ولكن الشيء الذي كان مفقوداً هو مفاتيحها |
(Gülüşmeler) Ancak doğru olan şey, fuar şehirlerin geleceği ile ilgiliydi ve özellikle muhafazakarlar doğayı şehirlere dahil etme konusunda öncülük ettiler. | TED | (ضحك) ولكن الشيء الذي كان صحيحا ، وكان المعرض حول مستقبل المدن، وخصوصا النمط الفيكتوري رائدة دمج الطبيعة في المدن. |
Ama ona sorun çıkmayacağını, para ödediğiniz şeyi anlamayacağını söyledim. | Open Subtitles | ولكنني أخبرته أننا سنكون بخير، أنّ المرء لم يفهم ماهو الشيء الذي كان يدفع ثمنه. |
Belki de o hissi, aramızda olan şeyi tekrar yaşamak istedim. | Open Subtitles | وربما أردتُ الشعور بكل تلك الأشياء مجددًا هذا الشيء الذي كان بيننا |
Hayatımda doğru giden tek şeyi de elimden aldın. | Open Subtitles | اخذت الشيء الذي كان جيد في حياتي |
Ve nihayet elimdeki tek iyi şeyi aldın. | Open Subtitles | اخذت الشيء الذي كان جيد في حياتي |
Saatlerdir söylediği şeyi söyledi. | Open Subtitles | لقد قال ذات الشيء الذي كان يقوله لساعات |