Benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey var. | Open Subtitles | حسناً ، هاكم الشيء الذي يجب أن تعرفوه عني |
Bilmeniz gereken bir şey var. | Open Subtitles | الشيء الذي يجب أن تعرفيه. |
Dave Williams'la ilgili bilmeniz gereken bir şey var.. | Open Subtitles | الشيء الذي يجب أن تفهمه" "بشأن (ديف وليامز) |
Bilmen gereken şey, nerede bulacağındır. | Open Subtitles | الشيء الذي يجب أن تعرفه هو مكان العثور عليه |
Şu anda, endişelenmen gereken şey... onun neden yalan söylediği. | Open Subtitles | الآن يا "سام" ، الشيء الذي يجب أن تقلق من أجله لماذا كذبَت؟ - |
Akılda tutulacak şey bunun kesinlikle harika bir haber olduğudur. | TED | الشيء الذي يجب أن نأخذه بعين الاعتبار هو أنّ هذه أخبار سارّة. |
Araç güvenliği konusunda memnun olunacak şey bunun olasılıklara bağlı olması. | TED | الشيء الذي يجب أن ندركه عن سلامة المركبات هو أن هذا احتمالي. |
Senin endişe etmen gereken şey zavallı çocuğun kalbini kırmandır. | Open Subtitles | الشيء الذي يجب أن تضعه بالحسبان هو... فطر قلب الصبي المسكين. |
Eğer seni aldatıyorsa, genç erkekler hakkında unutmaman gereken şey bir yılana makyaj yaptığında bile onları sikebilecek olmalarıdır. | Open Subtitles | الآن, إن قام بخيانتك يا عزيزتي، الشيء الذي يجب أن لا تنسيه عن الفتية الصغار... أن أغلبهم مستعدون لإقامة علاقة مع... |
Bulmamız gereken şey nedeni. | Open Subtitles | وهذا يعيدنا للحاضر - "الشيء الذي يجب أن نكتشفه هو : "ما السبب؟ - |