| Bölgenin olayı; hemen hemen istediğin her şeyi elde edebilirsin. | Open Subtitles | الشيء عن المنطقة هو , يمكنك الى حد كبير الحصول على أي شيء تريده. |
| Yine de ata vampirlerin olayı bu, değil mi? | Open Subtitles | غريب. على الرغم من، وهذا هو الشيء عن مصاصي الدماء القديمة ، أليس كذلك؟ |
| Bak, tüm bu işten atma olayı berbat bir şey. | Open Subtitles | -إسمع، كلّ هذا الشيء عن التسريح مثير للملل |
| Özür dileme hakkındaki olayım şu benden kendi kendine çıkmaz. | Open Subtitles | هذا الشيء عن الاعتذارات... هي لا تأتي بشكل طبيعي لي. |
| Özür dileme hakkındaki olayım şu, Wilson benden kendi kendine çıkmaz. | Open Subtitles | هذا الشيء عن الاعتذارات ، "ويلسون"... هي لا تأتي بشكل طبيعي لي. |
| Aynı şeyi altın arayıcıları durumsalcılar ya da Dadaistçiler için de söyleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تقول نفس الشيء عن الحفارين، الإنتهازيين، منظمي قاعدات بيانات هذا. |
| Yunus ninnilerin olayı, hepsinde "eee-eee" geçmesi. | Open Subtitles | ذلك الشيء عن دلفين التهويدات هو انهم جميعا في مفتاح "المعدات الكهربائية والإلكترونية، المعدات الكهربائية والإلكترونية"! |
| Kontak kapattıran trafiğin olayı da bu, değil mi? | Open Subtitles | هذا الشيء عن الطريق المسدود , صحيح ؟ |
| Böbrek taşının olayı o. | Open Subtitles | هذا الشيء عن الحصوات |
| Aşkın olayı budur. | Open Subtitles | هذا هو الشيء عن الحب. |
| Aşkın olayı budur. | Open Subtitles | هذا هو الشيء عن الحب. |
| Görüyorsunuz, fanteziler olayı da bu. | Open Subtitles | اترى، هذا الشيء عن الأوهام... |
| Kız kardeşimin kanseri buna çok iyi bir örnek, kalp hastalığı için de bunu söyleyebiliriz. | TED | قصة إصابة أختي بالسرطان هي مثال رائع، ويمكننا القول نفس الشيء عن أمراض القلب. |
| Keşke arabam için de aynı şeyi söyleyebilseydim. | Open Subtitles | أتمنى فقط لو بوسعي أن اقول نفس الشيء عن سيارتي |
| Ve benim için kitap dükkanını kontrol ettiğin için de teşekkür ederim. | Open Subtitles | و، اه، شكرا لكِ للنظر في ذلك الشيء عن متجر الكتب |