| Ama dürüst insanlar da isterik kadınların elinde acı çekebilirler. | Open Subtitles | ولكن يمكن للرجال الصالحين أن يعانون على أيدي نساء هستيريات |
| Politikada çok iyi, dürüst adam bulamıyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نجد الكثير من الرجال الصالحين الصادقين في السياسة |
| Max son derece dürüst ve kalbinde kötülük taşımayan bir kızdır. | Open Subtitles | ماكس إمرأة من الصالحين بدون أي حقد تجاه أحد |
| "Cihadi Nefasetin Adil Kızları" adında bir organizasyon olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أن هنالك منظمة إسمها بنات الصالحين المتميزات الجهاديات؟ |
| Eğer o Righteous Brothers şarkısından üç nota bile mırıldanırsanız Tanrı şahidim olsun tüm gücümle üstünüze saldırırım. | Open Subtitles | إذا كنت تقدر أن تدندن ثلاث نغمات من أغنية "الإخوة الصالحين والرب هو شاهدي"، سأعود إليك. |
| Bu çocuğa göz kulak olmama yardım et. İyilerden bir tanesi. | Open Subtitles | ساعدني على الاعتناء بهذا الولد فهو أحد الصالحين |
| Evet, iyi olanlar hep "O" ile sona erer. | Open Subtitles | أجل ، أسماء الصالحين جميعها تنتهي بحرف الـ و |
| dürüst insanlar hep kazanır diyen adamın adı neydi? | Open Subtitles | ومن الذى قال أن الشمس تشرق على الصالحين فقط ؟ |
| Sein o küçük odandan senede bir günlüğüne, dürüst müşterileri dolandırman için mi çıkarıyorlar_ | Open Subtitles | أيجعلونك تخرج مع تعقيدات التأمين مرة في السنة لتسلب أموال العملاء الصالحين ؟ |
| Beni de, bu dürüst insanlara yardım etmem ve adaletini tüm bu topraklara dağıtmam için seçti. | Open Subtitles | كما إختارني لأسُاعد هؤلاء الصالحين ليتشروا العدالة حول الأرض. |
| - Burada dinden dönen kimse yok. Sadece dürüst Mormonlar var. Bir de ben. | Open Subtitles | لا يوجد مرتدين هنا سوى بعض اتباع عقيدة المورمون الصالحين وأنا. |
| Kesinlikle beni dürüst Amerikalılar karşısında da epey popüler yapardı. | Open Subtitles | بالتأكيد سيجعلني مشهور جداً قتله مع قتل من معه من الرجال الصالحين |
| Adil bir soru da şu olur, peki ya bütün bu sürdürülebilirlik riskiyle ilgili şeyler abartılmışsa, büyütülmüşse, acil değilse, dürüst tüketiciler veya hayat tarzı seçimi için olan bir şeyse? | TED | والآن هذا سؤال عادي، ماذا لو أن مخاطر الاستدامة مبالغ فيها، مغال فيها، وغير مستعجلة، بل هي فقط أمر يخص المستهلكين الصالحين أو مجرد طريقة عيش يختارها البعض؟ |
| Adına dikilen ağaç, Yad Vashem dürüst İnsanlar Bahçesi'nde büyüyor. | Open Subtitles | زُرعت شجرة على شرفه لتنمو في "حديقة الصالحين" فى "ياد فاشيم" |
| Sadece dürüst biri göğe giden yolu görebilir. | Open Subtitles | فقط الصالحين سيعرفون الطريق الى الله |
| "Cihadi Nefasetin Adil Kızları" ile konuştu mu diye de sordum. | Open Subtitles | كما لو أنه دُفع له ليتكلم عن بنات الصالحين المتميزات الجهاديات أو ما شابه؟ |
| "Cihadi Nefasetin Adil Kızları" ile konuştuğunu mu diyor? | Open Subtitles | بأنه قام بالتحدث إلى بنات الصالحين المتميزات الجهاديات ؟ |
| Özgür, Adil ve Bağımsız Yüce Özbekistan Cumhuriyeti. | Open Subtitles | من حر، و الصالحين ، وأوزبكستان المستقلة. |
| Bir de annem bana bu şarkıda hamile kaldığını söyledi yani varlığımı Righteous Brothers'a borçluyum diyebiliriz. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن أمي أخبرتني أنه تم تخصيبي أثناء هذه الأغنية، لذلك أن نوعاً ما أدين بحياتي لفرقة "الإخوة الصالحين". |
| Righteous Thunder asla New York'u terketmez sanıyordum. | Open Subtitles | فكرت الصالحين الرعد ترك أبدا نيويورك. |
| İyilerden biriyle tanıştığımı düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | أو ربما ان جميع الرجال الصالحين قد تزوجوا |
| O iyilerden biri gibi. | Open Subtitles | ، إنه يبدو واحداً من الحراس الصالحين. |
| Ama iyi olanlar asıl iyi olanlar bizde olmayan şeye sahip oldukları için kahraman değiller. | Open Subtitles | ولكن الجيدين منهم... الصالحين حقاً... إنهم ليسوا أبطالاً لأن لديهم أشياء ليست لدينا |
| Tüm erkekler, bazen iyi olanlar bile. | Open Subtitles | كلالانواع, حتى الصالحين |