| sağlıklı bir metabolizma için gerekli tüm bileşenler kakao çekirdeğinde mevcut. | Open Subtitles | كل العوامل المُساهِمة المطلوبة في اﻹستقلاب الصحّي موجودة في حبوب الكاكاو. |
| Temiz hava ve sağlıklı bir faaliyet işte size önereceğim reçete bu, leydim. | Open Subtitles | الهواء النقي والنشاط الصحّي.. تلك هى وصفتُي لَك, سيدتي.. |
| Öteki uçta kimse yokken, bir uçta uyumak sağlıklı değil. | Open Subtitles | ليس من الصحّي أن تتخذ الجانب عندما لا أحد لديك على الجانب الآخر |
| Ekip her yıl sağlık durumu kayıtlarını güncelleyerek ayının durumunun farkında olabiliyorlar. | Open Subtitles | بتحديث سجل الدبّ الصحّي سنويًا يتمكن الفريق من متابعة حالة هذا الدبّ |
| sağlık kapsamı büyük ve acil bir durumdur. Çünkü eger hayatta değilseniz, bundan sonra tüm diğer şeyler biraz boşuna olacaktır. | TED | الامتداد الصحّي هو أمرٌ مهمّ وملحّ لإنّك عندما لا تكون على قيد الحياة تصبح بقية الأشياء ذو فائدة أقلّ |
| Önceleri sağlık klüpleriydi, sonraları supermarketler, şimdi de kitabevleri. | Open Subtitles | أولاً كان النادي الصحّي ثم البقالة والآن المكتبة. |
| Bu dediğin anca karantina bölgesinde market açarsan olur zaten. | Open Subtitles | يُمكنك فقَط أن تحوّل منطقَة الحجر الصحّي إلى سوق اللحَم. |
| sağlıklı yemeğin bu kadar leziz göründüğünü kim tahmin edebilirdi? | Open Subtitles | من كان يتوقع أن الطعام الصحّي سيبدو لذيذ جداً؟ |
| Evet anne, dinle, Fransızlar sağlıklı yemek makrobiyotik, buğulanmış sebze ve deniz yosunu hastası. | Open Subtitles | أمي أستمعِي , الفرنسيّون مرضوا من الطّعامِ الصحّي والغذاءُ النباتيّ مثل , الخضار والطعام البحريّ |
| sağlıklı yemek seçiminin bir kısmı iştahtan uzak durmaktır yani dolabınızdaki tüm zehir saçan yemekleri temizlemek için sırtınızı bir sıvazlayın! | Open Subtitles | جزءٌ من إختيار الغذاء الصحّي ،هو تجنّب الإغراء لذا ربّتوا على انفسكم من الخلف لجمح شهواتكم |
| Selam! Dolaba koymak için biraz sağlıklı gıda aldım. | Open Subtitles | لقد جلبتُ بعض الطعام الصحّي لوضعه في الثلاجة. |
| Çıkan her polis sağlıklı olduğu anlaşılıncaya kadar 48 saat boyunca konteynırda kalacak. | Open Subtitles | كل شُرطي يخرج سيكون في الحجَر الصحّي لمُدّة 48 ساعَة داخل السَد حتى نعرف بأنّهُم بصحّة جيّدة. |
| Ancak sağlıklı yaşama geçtiğinizde birden nereden alacağınızı dert etmeye başlarsınız. | Open Subtitles | فقط عندما تُصادف العالَم الصحّي فجأةً تصبح مهتماً بـالمصدر الذي يأتي منه. |
| - Yani temiz hava ve sağlıklı faaliyet. | Open Subtitles | -لا، أنا قصدت الهواء النقي، والنشاط الصحّي |
| sağlık sigortasını bunun için mi ödüyoruz? | Open Subtitles | أهذا هو التأمين الصحّي الذي ندفع مقابله؟ |
| - sağlık sigortası içinmiş. - sağlık sigortası bugünlere baya tutuyor. | Open Subtitles | بسبب التأمين الصحّي - الرعاية الصحيّة تكلفتها عالية تلك الأيام - |
| Ve Allah'ın belası Hükümet. Beni resmen yalanla uyuttu. Önce emekli aylığımı aldı sonra sağlık sigortalarımı iptal etti. | Open Subtitles | ثم جاءت الحكومة اللعينة ونبذتني بأكاذيبها وطار معاشي، وطار تأميني الصحّي |
| Faturalarımızı ödeyemiyoruz sağlık sigortamızın vadesi geldi. | Open Subtitles | .. لا يمكننا تسديد فواتيرنا وحان وقت تسديد التأمين الصحّي |
| Seni benim şirketin sağlık planına dahil ettiğimde sen söylemiştin. | Open Subtitles | أنتِ أخبرتني بذلكَ عندما قدّمنا لكِ ضمانات التأمنين الصحّي في شركتي. |
| Koridorun sonunda, sağlık odasının yanında lavabo var. | Open Subtitles | هُناك مرحاض في آخر الرواق بجوار النادي الصحّي. |
| Bütün kızlar, lütfen karantina bölgesine. | Open Subtitles | كل الفتيات، رجاء انتقلوا إلى الحجر الصحّي من القمل. |
| Herkesi 48 saat karantinada tutuyorduk. | Open Subtitles | تم وضع الجميع في الحجر الصحّي لمّدّة 48 ساعَة. |
| SİS, aile ile birlikte ev karantinası işlemini başlatıyor. | Open Subtitles | بيَان التأثيِر البيئي مع الأسرة للشُروع بإجرائات الحجَر الصحّي. |