| İlk insan iskeletlerinin bile göğüs kafeslerinde mızrak uçları bulunmuştu. | Open Subtitles | اول هيكل ادمى كان به ثقوب حراب فى قفصة الصدرى |
| En eski insan iskeletlerinin göğüs kafeslerinde mızrak uçları vardı. | Open Subtitles | أول هيكل أدمى كان به ثقوب حراب فى قفصة الصدرى |
| Akciğerlerinin nerede bittiğini ve göğüs kafesinin nerede başladığını göremiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان احدد نهاية رئتيه و بدايه القفص الصدرى |
| göğüs kafesi açılmış. Bunu hiçbir hayvan yapmaz. | Open Subtitles | القفص الصدرى مفتوح لايوجد حيوان يفعل هذا |
| Kalbim ve akciğerlerim ezilmesin diye göğüs kafesimi desteklemesi için üç yıl orada kaldı. | Open Subtitles | بقى لمدة سنتين حتى يدعم عظام القفص الصدرى لكى لا ينسحق القلب والرئتان |
| Barlow'un göğüs kafesindeki alet izlerini analiz ettim. | Open Subtitles | حللت علامات الاداة على ضلوع القفص الصدرى لبارلو |
| Bir fuları, keçe şapkası, kahverengi ayakkabıları, gömleği ve göğüs cebinde küçük mavi bir mendili vardı. | Open Subtitles | ووشاح, مع قبعة, وحذاء بنى . وقميص مع منديل صغير ازرق فى الجيب الصدرى . |
| Sen de göğüs yarasını sar. | Open Subtitles | مينارد , سوف تتولين الجرح الصدرى |
| göğüs kafesini açıyorum. | Open Subtitles | أقوم بقص القفص الصدرى |
| Kronik göğüs hastalığım geçecek. | Open Subtitles | -أنا فقط أنسى مرضى الصدرى المزمن |
| Kaburgalarda, göğüs kemiğinde ve köprücük kemiğinde bıçak izleri mevcut. | Open Subtitles | و عظمه بالقفص الصدرى |
| göğüs boşluğu kuru görünüyor . | Open Subtitles | التجويف الصدرى يبدوا جاف |
| göğüs dışarıda. | Open Subtitles | ارفع القفص الصدرى - حسناً - |
| Kalbi göğüs boşluğuna baskı uyguluyor. | Open Subtitles | - تجويفه الصدرى يضغط على قلبه، لذا ... |