| İnsanın kendi kardeşini öldürme emri verebilecek kadar hasta olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن شخص ما مريض يأمر بقتل أخيه. |
| Bu adamın hepimizin korktuğu adam olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هذا الرجل الذي كنا نخافه جميعًا |
| Bu adamın meşhur bir katil olduğuna inanmak güç. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هذا الرجل كان قاتل غير معروف. |
| Miki'yi öldürenin Inui'nin ajanları olduğuna inanmak güç. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن جواسيس (إينوي)من قتل (ميكي) |
| Kabarcıklı yoğurtun her hangi bir yerde meşhur olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن زبادي به فقاقيع رائج في أي مكان |
| Yu'nun yokedilmemiş olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | أنه من الصعب التصديق أن (يو) لم يدمر بعد |
| Yaşlı suratlının eskiden bizim gibi genç olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن تلك العجوزة كانت صغيرة مثلنا ذات يوم |
| Amerika'dan daha kötü bir yer olduğuna inanamıyorum, bula bula bizi buldu. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هنالك مكاناً أسوء من أمريكا ولكننا وجدناه |
| hala sularının kalmış olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} من الصعب التصديق أن هناك ماء عذب متبقي. |
| Kediciğinin çiçekleri alacak kadar parası olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن قطتك لديها مال. |