| Bir insanın böyle, kendiliğinden bu kadar komik olabileceğine inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن يكون شخصٌ ما بهذه الطرافة العفوية |
| Burasının binlerce delinin evi olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن ذلك المكان كان مأوى للآلاف من الأشخاص المجانين |
| Bu adımları sadece motivasyon amaçlı sözlerle atmış olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن الاقوال التحفيزية وحدها ستسمح لها بأتخاذ هذا النوع من الخطوات |
| - Bu kadar geçtiğine inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن وقتاً طويلاً قد مضى |
| Zamanında bu şeylerin ineklerden geldiğine inanmak zor değil mi? | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن هذه الأشياء تأتي من الأبقار الحية، صحيح؟ |
| Henry Tunstall'ιn bunu yaptιğιna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن ترنستال لص ماشية |
| - Böyle bir yaz gününde bile bulutların toplandığına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق بأن الغيوم تتجمع في يوم صيفي كهذا سيد "بيتس". |