| Sabah güneş doğduğunda... bazen gecenin olduğuna inanmak zordur. | Open Subtitles | فى الصباح, عندما تُشرق الشمس, احيانا يكون من الصعب ان نُصدق انه كان هناك ليلٌ |
| Pazarda alınıp, satılırken insanın özgür olması zordur. | Open Subtitles | انه من الصعب ان تكون حراً عندما تبيع وتشتري في المحلات التجارية |
| Burada taksi bulmak güç olur. İstersen biz seni bırakabiliriz. | Open Subtitles | سيكون من الصعب ان تحصلى على تاكسى هنا نستطيع ان نقلك اذا احببت |
| Lakin unutmak zor olmalı. | Open Subtitles | مع هذا يبقى انه من الصعب ان تنسى كيف كانت الامور |
| Birinin eli kıçındayken oturması zaten zor olur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجلس بينما توجد يد شخص ما في مؤخرتك |
| bir etkisi olup olmadığını söylemek biraz zor, değil mi? | TED | الان، من الصعب ان نجزم اذا ما كان لهذا تأثير على صحتها بالتحديد، صحيح؟ |
| 25 yıllık, o yüzden bazen... diğer bisikletçilere yetişmekte zorlanıyorum. | Open Subtitles | ان عمرها تقريبا 25 سنة لهذا اشعر انه من الصعب ان اجاري السائقين الاخرين |
| Evet, bayım. 'Gay' olarak böyle küçük bir, doğru kelime budur... kasabada yaşamak zordur. | Open Subtitles | بكل حال من الصعب ان تعيش شاذا هذه هي الكلمة المناسبة للقول |
| En sevdiğin şeyden vazgeçmek çok zordur. Buldum! | Open Subtitles | انه من الصعب ان تقلع عن احب الاشياء اليك |
| Biliyor musun, birini bacağından vurmak öldürmekten daha zordur? | Open Subtitles | اتعلم من الصعب ان تطلق النار على ساق احدهم ثم ترديه قتيلاً |
| Brooklyn'de düşünmek için sakin bir yer bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد مكان هادئ فى بروكلين لتفكر |
| BrookIyn'de düşünmek için sessiz bir yer bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد مكان هادئ فى بروكلين لتفكر |
| Bir uyuşturucu satıcısının uyuşturucusunu bir diğerine satmak ne kadar zordur sence? | Open Subtitles | هل تعتقد انه من الصعب ان تبيع مخدرات لتاجر مخدرات آخر |
| Bunca göreceli bakış açısı içerisinde, bu ayrık görüşleri kavrayabilmek oldukça güç. | Open Subtitles | من الصعب ان نقتنع بالفكر الجديد المختلف تماما مثل هذه النظرة النسبية الجديدة |
| Bizim bu arabaya sahip olduğumuz gerçeği biraz inanması güç olabilir ama anne baba olarak birçok hata yaptık. | Open Subtitles | ربما من الصعب ان تصدق، بمعرفتك اننا نمتلك هذة السيارة، لكن كأبآء، قمنا بالعديد من الأخطاء. |
| Bu adamın geç kalacağına inanmak güç. | Open Subtitles | من الصعب ان اصدق ان هذا الرجل متاخر عن الموعد |
| Kanımca yabancı bir ülkede çamaşır yıkatmak zor olmalı. | Open Subtitles | اعتقد انه من الصعب ان تقوم بالغسيل فى بلد اجنبيّة |
| Böyle küçük bir kasabada kadınlarla tanışmak zor olmalı. | Open Subtitles | لابد انه من الصعب ان تقابل النساء في هذه القريه الصغيره |
| İnsanları gerçekte oldukları gibi görebilen tek insan olmak çok zor olmalı. | Open Subtitles | اكيد انة من الصعب ان تكون الوحيد الذي ترى الاشخاص على حقيقة التي يكونون عليها. |
| Aşkını tetikleyen hiç bir şey hissedemezsen, aşkını göstermekte zor olur. | Open Subtitles | من الصعب ان تعبر عن الحب عندما لا تشعر بشئ يحثك علي ذلك |
| Yılın bu zamanında evlenen çok kişi vardır. Yer bulmak zor olur. | Open Subtitles | فى هذا الوقت من العام لابد ان جميع الحجوزات قد امتلأت لذا من الصعب ان نجد اى واحدا |
| Aslında L.A. da yeniyim. ve insanlarla tanışmak biraz zor. | Open Subtitles | انا جديد هنا فى لوس انجلوس واظن انه من الصعب ان تجد اصدقاء |
| O bisikleti kıçına soktuğumda sürmen biraz zor olacak. | Open Subtitles | أتعلم سيكون من الصعب ان تركب تلك الدراجة و قدمي في مؤخرتك |
| Çocuk felci yüzünden kahvaltı gevreğini bulmakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد تميمة حظ و انت مصاب بالشيب |
| Bilmiyorum. Ondan önce nasıl biri olduğumu hatırlamakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | لا اعلم , انه من الصعب ان اتذكر ما كنت قبل ان تدخل حياتي |