| Cyril ve mühendis ekibimizin yaptığı şey, bu bağlantıları bulmaya çalışmak ve bunların birkaçını görselleştirmek. | TED | ما قام به سيريل وفريقنا من المهندسين هو محاولة إيجاد هذه الصلات وتصوّر البعض من هذه. |
| İkinci raund. Annemin bağlantıları var. | Open Subtitles | في الحقيقة, أمي هي من لديها الصلات الاجتماعية |
| Ne tür bağlantılar arıyorsun? | Open Subtitles | ليس على حد علمى عن أى نوع من الصلات تبحث؟ |
| Ve kendimi sadece din ve cinsellik arasındaki bağlantı konusuna sınırlayacağım. | TED | وبالتالي سأقتصر فقط على الحديث عن الصلات بين الدين والحياة الجنسية. |
| Lise mezunu olduğunu söyleyebilirim muhtemelen misyoner yada sigortacı ve bununla beraber suç örgütleriyle bağlantısı var. | Open Subtitles | أنا أقول خريج ثانوي ربما مُبشر أو مندوب شركة تأمين بالرغم من الصلات الواضحة مع نوع من عالم الجريمة |
| Filistin'deki Yahudi liderliğiyle bağlantıları olan çeşitli grupların temsilcileriyle Pera Palas Otel'inde görüştü. | Open Subtitles | قابل مُمثلين لمجموعات مُختلفة الصلات "بالقيادة اليهودية في "فلسطين "في فندق قصر "بيرا |
| Biçimlenmesi gereken bağlar, ortak anlayışın bağlantıları, | Open Subtitles | الصلات الضرورية التي يجب فهمها, والروابط للتفاهم المتبادل, |
| Onu satmaya çalıştı ama doğru bağlantıları yoktu. | Open Subtitles | لقد حاولت بيعه، لكن لمْ تكن لديها الصلات الصحيحة. |
| Anlaşılan bağlantıları olan bir biz değiliz ve uçağı olan birini tanıyor. | Open Subtitles | لسنا الوحيدين ذوي الصلات و هو يعرف أحد يملك طائرة |
| Mahkum bağlantıları yerine memur bağlantılarına bakıyordum. | Open Subtitles | وبدلا من الصلات للسجناء، كنت أبحث في صلات للضباط، |
| Eski dünya ile bağlantılar hikâyenin girişinde başlamaktadır. | Open Subtitles | وتبدأ الصلات القديمة عبر زمان ومكان القصة |
| Ama dünyalarınız tamamen farklılarsa bu bağlantılar aşınmaya başlayacak ve sonunda biri aslında olduğu şekilde görünmeye başlayacak. | Open Subtitles | مختلفة تماما فإن تلك الصلات ستتأكل وفى النهاية اعتقد ان الشخص سيبدو |
| Sosyal bağlantılar orada daha iyi olurmuş. | Open Subtitles | شعر بأن الصلات الاجتماعية قد تكون أفضل هناك. |
| Garip olan şeyse bir vadiye düşüyor gibiydim, bağlantı kopukluğu olan bir vadi ve birçok insan da bunu yaşıyordu. | TED | والغريب في الأمر أنني كنت أنا أقع في وادي... كان وادي انقطاع الصلات.. والكثير من الناس كانوا يفعلون ذلك أيضًا. |
| Valinin makamını inceliyorsanız, ...daha güncel bir terörist bağlantısı bulmanız gerek. | Open Subtitles | ستدخلون إلى قصر الحاكم تحتاجون للمزيد من الصلات الإرهابية الحديثة |
| Onlar da Tommy'i yatılı okula göndererek kardeşiyle olan bağları kopardılar. | Open Subtitles | نعم,لذا نقلوا تومي لمدرسة داخلية في كولورادو و قطعوا كل الصلات بينه و بين شقيقته |
| ailesinden kopmuş, kendiyle bütün bağlarını koparmış. | Open Subtitles | انقطاعها عن عائلتها، و فقدانها لجميع الصلات بمن كانت عليه |
| Bay Cross burada sol kanatla iyi ilişkileri olan bir gazetecidir ve oğlunuz hakkında bazı bilgiler bulmuş. | Open Subtitles | إن السيد كروس صحفي، لديه العديد من الصلات بدوائر اليسار السياسي هنا وقد استخرج معلوماتِ هامة عن أبنك |
| Bu yüzden saplantılarının peşine öyle bir düşmüş ki insanlarla olan ilişkilerini hiçbir şekilde geliştirmediğinin farkına bile varmamış. | Open Subtitles | وهو منهمك جدّاً في هوسه لدرجة أنّه أضاع كلّ شيء سوى أكثر الصلات البشريّة بدائيّة |
| Yani bütün bu potansiyel bağlantılardan onun için vaz mı geçeceksin? | Open Subtitles | إذاً ستتخلين عن كل هذه الصلات المحتملة لها وحسب؟ |
| Bu Asya bağlantılarından bazılarını takip ettim, ama şu an, bakmanı istediğim birşey var. | Open Subtitles | لقد تتبعت بعض هذه الصلات الأسيوية لكن حالياً يوجد شىء أريدكِ أن تريه |
| Bunun çoğu nöronlar arasındaki sinaptik bağlantıların kaybıyla ve beynimizin konsantrasyon, karar alma, yargılama ve sosyal iletişim gibi davranışlarımızı idare eden prefrontal kortekste küçülme ile sonuçlanır. | TED | تسبب النسب المرتفعة فقدان الصلات المشبكية بين العصبونات، وتقليص قشرة فصك الجبهي وهي قسم الدماغ الذي ينظم بعض التصرفات كالتركيز واتخاذ القرارات وإصدار الأحكام والتفاعل الإجتماعي، |