Acı; tarihteki çevresel adaletsizliklerden kaynaklanıyor; mahalle sakinlerinin, zehirli atıklara yakın ve kelimenin tam anlamıyla pislik içinde yaşamalarına neden olan endüstriyel atıklardan. | TED | ألم من تاريخ الظلم البيئي التي تركت الكثير من المخلفات الصناعية في هذا الحي، وترك السكان يعيشون بالقرب من النفايات السامة وحرفياً، قذارة. |
Yeşil kimya, doğanın tarifleriyle endüstriyel kimyanın yerini alıyor. | TED | أليس ذلك جميل؟ تحل الكيمياء الصديقة للبيئة محل الكيمياء الصناعية في كتاب وصفات الطبيعة. |
Ne zaman bu endüstriyel görünüm dev parçaların şehirde, bir binada ziyaretçiler ve komşular tarafından deneyimlendiğini görsem hâlâ tüylerim diken diken olur. | TED | ومع ذلك مازلت أشعر بالقشعريرة عندما أرى هذه القطع العملاقة من الأراضي الصناعية في قلب المدينة، في مبنى، يطيل الناس والجيران النظر فيه. |
Cannery Row, o zamanlarda... ...batı kıyısındaki en büyük endüstriyel... ...konserve işletmesine sahipti. | TED | شارع مصانع التعليب في ذلك الوقت كان فيه أكبر العمليات الصناعية في التعليب على الشاطئ الغربي |
Askeri tersanedeki endüstriyel bölgede, iki bina arasında. | Open Subtitles | بين بنايتين في المنطقة الصناعية في الحديقة البحرية |
Ve bunlar 19. yüzyılın endüstriyel devriminin öne çıkan noktalarıydı. | Open Subtitles | كانت تلك أبرز الثورة الصناعية في القرن التاسع عشر |
- Hâlâ emin değiliz, ancak alıcı taraftaki telefon Kent ve Sixth'de bir endüstriyel blokdaydı. | Open Subtitles | ـ مازلنا لسنا مُتأكدين لكن الهاتف الذي تلقى الرسالة كان يتواجد بالمُقاطعة الصناعية في شارعي (كينت) والشارع السادس |
Vulkanize kauçuğu ve endüstriyel plastiği dakikalar içinde işleyebilir ama DARPA henüz organik materyalleri nasıl işleyeceğini çözebilmiş değil. | Open Subtitles | تستطيع إنتاج مطاط مفلكن (الفلكنة عملية كيميائية تهدف إلى تحويل المطاط إلى مواد ذات درجة تحمل أكبر) و اللدائن الصناعية في غضون دقائق و لكن "داربا" لم تكن قادرة على معرفة (داربا أو وكالة مشاريع البحوث المتطورة الدفاعية) |