| Biliyorsun, hani şu büyük Kızıl kaltağın oynadığı yeni film. | Open Subtitles | كما تعلمون، إنه ذلك الفلم الجديد ببطولة تلك العاهرة الصهباء |
| Beni vurmak istemezsin Kızıl. Yemin ederim, buradaki kötü ben değilim. | Open Subtitles | أنصحك ألا تقتليني أيتها الصهباء أؤكد لك أنني لست الشرير هنا |
| Kızıl saçlı kıza ayıcık kazanmak uğruna 3 doları hiç etmiştin. | Open Subtitles | لقد فجرت 3 اوزات في محاولة الفوز بدمية الدب لتلك الصهباء |
| Eğer o Kızıl saçlı sağlıklı ve mutlu kalsın istiyorsan... | Open Subtitles | إذا كنت ترغب في الأبقاء على الصهباء المعينة بصحة وسعادة |
| Büyük Kızıl burnunun giremeyeceği yerlere sokmaya çalışan... büyük kırmızı kaltak. | Open Subtitles | لالالا الفيلم الذي تحشر فيه العاهرة الصهباء أنفها الكبير في أماكن لا تعنيها |
| Huysuz, çirkin, sarışın, Kızıl zengin, yoksul ama nikah kokusu alır almaz, tüyerim. | Open Subtitles | أعنى الفبيحة و الشقراء و الصهباء الغنية و الفقيرة و لكن حين أشم رائحة الكنيسة إننى أهرب |
| Oh, yani, milletin sırlarını gizlemekten bıkan büyük Kızıl kaltak. | Open Subtitles | أو،تقصدين الفيلم الذي سئمت فيه العاهرة الصهباء من الناس الذين يكتمون أسرارا |
| Hey. Büyük Kızıl kaltak hakkında dediklerine dikkat et. | Open Subtitles | أنتِ، احترسي مما تقولينه عن العاهرة الصهباء الكبيرة |
| Ama bu Kızıl, doğru olmayan bir şey yaptığında içimde bir şeyler canlanıyor! | Open Subtitles | تصقصق تلك الصهباء, فثمة شيء ما يحيا في داخلي |
| Sonra da Kızıl saçlıya, sarışını öptürecektim. | Open Subtitles | ثم أجعل الصهباء تقبل الشقراء لقد خططت لكل هذا |
| Sen ve Kızıl saçlıdan konuşmamıza ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك أن نتحدث عن الصهباء بدلاً من ذلك؟ |
| -Sesinin tonuna dikkat et Kızıl. | Open Subtitles | لسنا على المركب اللّعين، أليس كذلك؟ أنت انتبهي لنبرتك، أيّتها الصهباء |
| O Kızıl saçlı ajana nasıl baktığını gördüm. Grace. | Open Subtitles | رأيتُ الطريقة التي نظرتَ فيها إلى تلكَ العميلة الصهباء |
| Aklımı okudun Kızıl. | Open Subtitles | أنتِ تقرأين أفكاري أيتها الصهباء أرسلت لكِ للتو البيان |
| Hayaletin Kızıl saçlı kadını tanıdığına emin misin? | Open Subtitles | أذن تعتقدين أن المرأة الصهباء كانت تعرفه؟ |
| Kızıl saçlı bayan, Cadılar Bayramı şekerini kendi yapıyor. | Open Subtitles | تلك السيدة الصهباء تصنع حلوى عيد القدّيسين بنفسها |
| Yeşil elbiseli Kızıl saçlı bir kızın yanında dans ediyordun galiba. | Open Subtitles | وكنت ترقصين بجانب الفتاة الصهباء ذات الفستان الأخضر |
| Para yoksa yeni avukat da yok, seni aptal kırmızı kafa! | Open Subtitles | لن يكون هناك محامٍ آخر إن لم يكن لديكِ أي نقود أيتها الصهباء الغبية |
| Esmer olana söz yüzüğü taktıktan sonra en iyi arkadaşı kızılla yatmışsın. | Open Subtitles | لقد أعطيت السمراء خاتم لما قبل الخطوبة، ثمّ ضاجعت صديقتها المُقرّبة الصهباء |
| Adam sağlam ayak değil ama kendisini paketleyen kızılın 20'lerinde olduğunda yemin etti. | Open Subtitles | -الرجل في وظيفة بالجنوب ولكنه أقسم بكل شيء أن الصهباء التي سرقته كانت في العشرينات ... |
| Evet, bir adamla beraber. Kızıl saçlı olan benim kızım da. | Open Subtitles | نعم ، معها رجل الصهباء تكون ابنتي |