| Şu ufak tepelerden birinin ardında olabilirler | Open Subtitles | هم يُمكنُ أَنْ يَكُونوا وراء أي واحد هذه الكثبانِ الصَغيرةِ |
| Çikolatayı ufak ufak parçalarsın. | Open Subtitles | تَنهارُ فوق الشوكولاتهِ إلى القِطَعِ الصَغيرةِ. |
| Şimdi sizin o iğrenç ufak yalanlarınıza ben de dahil ediliyorum. | Open Subtitles | والآن أُورّطُ في أكاذيبِكَ الصَغيرةِ المُقْرِفةِ، |
| ufak kamerasıyla seyirciler arasında gezinirken gördüm. | Open Subtitles | أوه، رَأيتُه تَسَلُّل حول الجمهورِ بآلةِ تصويره الصَغيرةِ. |
| En ufak şeye sinirlenir. | Open Subtitles | أنت فقط تُصبحُ a مجنون إلى حدٍّ ما حول المادةِ الصَغيرةِ. |