| çünkü çok zeki, eğlenceli ve yüzünü cennete çeviren harika bir gülüşü var. | Open Subtitles | لأنّها ذكية و ممتعة ولديها تلك الضحكة الجميل التي تخرج من وجهها هكذا |
| Bu gülüşü sevmedim Beni korkutuyor | Open Subtitles | لا أحبّ تلك الضحكة تخيفني اذهب إلى العمل |
| Wendy ilk bebek ilk kez güldüğünde o gülüş binlerce parçaya ayrıldı ve etrafa yayıldı. | Open Subtitles | تعلمي يا ويندي، عندما الطفل الرضيع الأول ضحك للمرة الأولى إنكسرت الضحكة إلى ألف قطعة وظلت القطع تنكسر |
| ...son gülen sen olduğunda yararı olacak. | Open Subtitles | ولكن اليوم سياتي عندما تكون انت صاحب الضحكة الاخيرة |
| Bu gülüşün... Bu beni deli ediyor. | Open Subtitles | هذه الضحكة كانت تقودني للجنون |
| Duyduğunuz kahkahanın gerçek mi sahte mi olduğunu söylemenizi istiyorum. Yani kahkaha istemli mi, yoksa istemsiz mi? | TED | أود منكم إخباري إن كنتم تعتقدون أن هذه الضحكة حقيقية، أو إن كنتم تظنونها مصطنعة. |
| Ben ve annem gülmeyi hep sevdik. | Open Subtitles | أنا و أمي دائماً كنا نحب الضحكة الجيدة |
| Bu gülüşü hiç duymamıştım. Hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | لم يسبق أن سمعت هذه الضحكة لست مطمئن لهذا |
| " İlk bebek, ilk kez güldüğünde, gülüşü bin parçaya bölündü ve etrafa dağıldı. | Open Subtitles | "عندما يضحك الطفل الاول لاول مرة الضحكة تنكسر الى الاف القطع وتنتشر |
| Hayatım boyunca o gülüşü unutmayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى تلك الضحكة لبقية حياتي |
| Aynı pis gülüş, aynı kahkaha, böyle ufak, tefek şeyler. | Open Subtitles | نفس الإبتسامة و نفس الضحكة كل التفاصيل الصغيرة |
| (Kahkahalar) İlginç - suçlu bir kahkaha var, yargı gücünüze karşı bir gülüş. | TED | (ضحك) هنا، لديك تلك الضحكة المثيرة ذات الاحساس بالذنب. الضحكة المخالفة لحكمك المنطقي. |
| Hâlâ aynı hülyalı gözlerin var... aynı gülüş... aynı ani kahkaha... aynı hoyrat kol hareketi... aynı şekilde elini omzuna yaslayışın... ve hâlâ aynı parfümü kullanıyorsun. | Open Subtitles | ما زلت بذات العينين الحالمتين نفس الإبتسامة ... نفس الضحكة المفاجئة ... |
| Sanırım son gülen o oldu. | Open Subtitles | أفترض بانه كان عنده الضحكة الأخيرة في النهاية. |
| Son gülen ben olmaktansa dikkatli olacağım. | Open Subtitles | كنت دائما حذرا نوعا ما من الضحكة الأخيرة. |
| O gülüşün "Seni seviyorum." demek olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | حسبت ان هذة الضحكة تعنى "انا احبكِ"! |
| gülüşün muazzam. Kullan onu. | Open Subtitles | الضحكة مُذهلة، استخدمها |
| Evet, kahkaha ölçen aleti getirelim ve görelim bu sefer ne kadar sesli olacak. | Open Subtitles | نعم، دعنا نأتى بمقياس الضحك لنرى ما هو علو الضحكة من هذه النكتة. |
| O gülmeyi özleyeceğim. | Open Subtitles | سأفتقد هذه الضحكة. |
| Başlarda çok utangaçtı ama bir kahkahası vardı ki herkes bulaşıcı olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | كانت خجولةً جداً في البداية لكن كانت لديها تلك الضحكة كان الناس يقولون أن ضحكتها معدية |
| Aynı gülüşe sahip olan bir kızla çıkmıştım. Ama 20 sene önceydi. | Open Subtitles | تعلمين ، كنت أواعد فتـاة لديهـا نفس الضحكة كـان ذلك منذ 20 سنة |
| Sanırım bu şekilde gülmek, iş tanımında geçiyor. | Open Subtitles | أظن بأن هذه الضحكة هي من مستلزمات الوظيفة |
| Aynanı çıkarttın, kendine baktın ve o kocaman, şen, kontrolsüz kahkahan | Open Subtitles | أخرجت مرأتك، وألقيت نظرة على نفسك وأطلقت هذه الضحكة السعيدة |
| Eğer yürekten gülersen, gülüşünü duyabilirim. | Open Subtitles | فلو ضحكت من قلبك سأسمع هذه الضحكة |
| Şu gülüşünüz bir numarada. | Open Subtitles | هذه هي الضحكة رقم واحد |
| O kahkahayı tüm içtenliğini katarak attın, değil mi? | Open Subtitles | لقد وضعت نفسك بداخل هذه الضحكة ، أليس كذلك ؟ |
| Tenis oynamalar, sahte gülüşler, "Sonra görüşürüz, Bing!", "Önce ben seni görmezsem, Doug." | Open Subtitles | لعب مباريات التنس الضحكة المصطنعة اراك لاحقا بينج ليس إذا رايتك اولا دوج |