Ve bu cisim tam olarak gün boyunca alacağınız ışık miktarını bilecek. ve ihtiyacınız olan ışık miktarını size verebilecek. | TED | وهذا الكائن يكون قادراً علي أن يعرف كميه الضوء الذي يصلك خلال النهار. وقادراً علي أن يمدك بالضوء الذي تحتاجه. |
İşte, güneşimizden gelen ışık bu görkemli yapıya şelale gibi akıyor. | Open Subtitles | وهذا هو الضوء الذي يأتي من نجمنا ليغمر هذا البناء المذهل |
Ama daha önceleri, evren bu son kalıntıyı oluşturma aşamasındayken, kütleçekim dalgaları, gördüğümüz ışığın yapısına küçük girdaplar koydu. | TED | لكن قبل هذا، حين كان الكون يُحدِث آخر شفق، كانت موجات الجاذبية تضع تلك اللمسات الصغيرة على تركيبة الضوء الذي نراه. |
Ve öyle ki, gözlerimizin algıladığı ışığın frekansı için zaten kullanılan bir kelimeye sahibiz. | TED | وقد اتضح أنه لدينا بالفعل إسم لتردد الضوء الذي تراه أعيننا. |
Evimize gelen ışığı seviyoruz, ama yaz ortasında, bütün bu ısı aslında soğuk tutmaya çalıştığımız eve geliyor. | TED | يعجبنا الضوء الذي يدخل الغرفة، لكن في عز الصيف، كل ذلك الحر يأتي إلى الغرفة والذي نحاول إبقائها باردة. |
Eter'e karşı hareket eden ve geri dönen ışık, ether boyunca yolculuk yapan ışığa göre bu yolculuğu değişik bir zamanda bitirir. | Open Subtitles | الضوء الذي يسافر ضد الأثير ويعود مرة أخرى يغطي هذه الرحلة في وقت مختلف عن الضوء الذي يسافر عبر الأثير. |
Bu canlılar kainatı dolduran ışıktan istifade eden ilk canlılar arasına girdiler. | Open Subtitles | كانت هذه المخلوقات من ضمن اوائل المخلوقات التي استخدمت الضوء الذي كان يملئ الكون |
Güneş ışığının %100'ünü yansıtıyor. | Open Subtitles | د.أماندا هيندركس عالمة كواكب إنه يعكس كامل الضوء الذي يصطدمنا |
Sombrero Galaksisi'nden gelen, gördüğümüz bu ışık 30 milyon yaşında. | Open Subtitles | الضوء الذي نراه من مجرة سمبريرو عمره 30 مليون سنة |
İşte bu ışık o yüksek çözünürlüklü videoyu ekrana transfer etti. | TED | انه هذا الضوء الذي يبث هذا الفيديو عالي التحديد |
Bu mesafenin ne kadar olduğu çok mühimdir çünkü bize gezegenin tam olarak ne kadar ışık aldığını gösterir. | TED | المسافة هي في غاية الأهمية لأنها تخبرنا عن مقدار الضوء الذي يستقبله الكوكب إجمالا. |
Fakat, ana yıldız hakkında, alınan toplam ışık miktarından başka bilmeniz gereken daha fazla şeyler vardır. | TED | على كل حال، هناك أمور أكثر لمعرفتها حول النجم الأم من فقط مقدار الضوء الذي تستقبله إجمالا. |
Ancak gördüğümüz ışığın frekansı oldukça yüksek, bir saniyede 400 milyon milyon kere yukarı ve aşağı dalgalanıyor, ki bu hareketi bir dalga olarak görmemiz mümkün değil. Ancak rengine bakarak, frekansını söylememiz mümkün. | TED | ولكن تردد الضوء الذي نراه مرتفع جداً، يتحرك صعودا وهبوطاً بسرعة حوالي 400 مليون مليون مرة في الثانية، بحيث لا يمكننا أبدا أن نراه كموجة. ولكن يمكننا معرفة تردده، من خلال النظر في لونه. |
Yaydıkları ışığın %95'i gözlerimize görünmez. | TED | فـ 95 بالمئة من الضوء الذي تصدره غير مرئي لأعيننا. |
Orada ışık görememizin sebebi, oradan bize doğru gelecek ışığın olay ufku tarafından yutulması. | TED | إن سبب عدم رؤيتنا للضوء القادم من هناك، هو أن الضوء الذي يمكن أن يأتي إلينا من ذلك المكان قد ابتلعه أفق الحدث |
Bu parametrelerden herhangi birini değiştirirseniz, gözünüze gelen ışığın rengini değiştirirsiniz. | TED | وإن غيرت أي من تلك العوامل السابقة سوف تغير نوع وكم الضوء الذي سيصل إلى عينيك |
Sonrasına ancak güneş ışığı gidiyor. | Open Subtitles | يخرج ضوء الشمس الضوء الذي سيستغرق أربع سنوات |
Bu atıl ışığa harcanan para, ki bize hiçbir yararı olmaksızın evrene gönderdiğimiz ışıktan bahsediyorum, her yıl üç milyar dolar. | TED | المال الذي أنفق على ذلك الضوء الضائع، وأقصد فقط الضوء الذي يتسرب إلى الكون، ولا يقوم بأي شيء مفيد لنا، ويكلف ثلاثة مليارات دولار سنويًا. |
Bir zamanlar hepimizin çok değer verdiği ışıktan sapan, karanlık taraf için savaşan bir orduya karşı. | Open Subtitles | جيش يحارب لاجل الجانب المظلم , يسقط من الضوء الذي نحسبه يوما كان عزيزا |
Bu sahildeki kumları ele alalım gün boyu Güneş ışığının altındaydılar onun ısıtan ışığını emiyorlardı ve şimdi Güneş ufukta batmasına rağmen kuma dokunduğumda hala sıcak çünkü emdiği bütün enerjiyi ısı olarak tekrardan evrene yayıyor. | Open Subtitles | اذا فكّر في هذا الرّمل الذي على الشّاطئ، انه كان تحت وهج الشمس طوال اليوم، كان يمتص الضوء الذي كان يرفع من حرارته، |