| Yeşil ışığı kaçırmama neden olduğunda dört yol ağzında olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمتُ أنّكَ عند التّقاطع حينما تسبّبتَ لي في فقدان الضّوء. |
| Kağıt dolabındaki ışığı seviyor. | Open Subtitles | يحبّ الضّوء الموجود في المكان المخصص للورق |
| Çünkü başlangıçtan itibaren yeşil ışığı yansıtıyorlardı, bitkilerin sapları yeşillleşmeye başladı ve yaprakları yeşildi. | Open Subtitles | لأنّهم منذ البداية تمامًا كانوا يعكسون الضّوء الأخضر، أصبحت سيقان النباتات خضراء و كانت الأوراق خضراء. |
| Sürekli karanlık olmasının sebebi de bu. Işıkta yaşayamıyorlar. | Open Subtitles | هذا الذى يجعلة دائما ظلام هم لا يستطيعوا أن يقفوا الضّوء |
| Sürekli karanlık olmasının sebebi de bu. Işıkta yaşayamıyorlar. | Open Subtitles | هذا الذى يجعلة دائما ظلام هم لا يستطيعوا أن يقفوا الضّوء |
| Ellerinizi görebileceğim bir yerde tutun. lşığa doğru yürüyün, şimdi. | Open Subtitles | أذهب إلى المسرح , إبقي أيديك حيث يمكن أن أراهم , أنتقل إلى الضّوء الآن |
| Çünkü tıpkı makine gibi ışığı fotoseptör üzerine düşürerek çevremizin yüksek kaliteli resmini oluşturan tek bir mercekten oluşmuşlardır. | Open Subtitles | انهم يتكوّنون من عدسة واحدة التي تقوس الضّوء على مستقبل التّنبيهات الضّوئيّة لخلق صورة عالية الجودة عن العالم. |
| Bizi görmeden önce kapat şu lanet ışığı. | Open Subtitles | والآن، أطفيء الضّوء اللّعين قبل أن يُشاهِدونا |
| Gördüğümüz ışığı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل مازلت تذكر ذلك الضّوء الذي رأيناه؟ |
| Nerede bu a...k...duğumun ışığı. | Open Subtitles | سحقاً إنه الضّوء. |
| - Ama ışığı yanmıyor. | Open Subtitles | لكنّ الضّوء لا يعمل. |
| lşığa doğru yürüyün. | Open Subtitles | إتجة نحو الضّوء |