| Bunun işe yaramasının tek yolu yolcu ile birlikte olması. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد التي سينجح بها ذلك إن كان معك راكب. |
| Çift olmanın tek yolu budur. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيد التي سيكونون بها ازواج. |
| Daha iyi bir teori göstermemizin tek yolu da şu an size onu sunmamızdır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لإظهار دليل .نظري مُناسب هو تقدميه |
| Hayaleti yok etmenin tek yolu, onu mavi kriptonite maruz bırakmak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لتدمير الشبح هي بتعريضه للكريبتونيت الزرقاء |
| Bazen tek yol tilkiyi içeri kapatıp kümesi yakıp. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لقتله في بعض الأحيان؛ هي بحبسه. |
| Doğru, ne kadar zamandır zehirlendiğini anlamanın tek yolu saç analizi olacak. | Open Subtitles | صحيح,الطريقة الوحيد لإكتشاف المدة التى كانت تُسمم بها،هي بتحليل شعرها. |
| Ama bunun olmasını sağlamamın tek yolu eşit düzeyde ortak olmamız. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيد لأتأكد من ذلك هو بأن نكون شركاء بنفس القوة. |
| Beninle buluşmanı sağlamanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | هذه كانت الطريقة الوحيد التي تمكنني من مقابلتك |
| Kazanmamızın tek yolu, ona istediğini vermekti. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لنا للفوز هو أنه نعطيه لهم |
| Gerçekten kapandığını anlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيد لتتأكد أنه مغلق تماماً. |
| Frederick ile senin bu işten canlı kurtulmanızın tek yolu Chesapeake Matadoru'nun durdurulmasına bağlı. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لك و لفريدريك لتخرجان أحياء هي إذا توقف سفاح التيشسابيك |
| Birini korumanın tek yolu başka birini öldürmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لكى تحمى شخصاً هى أن تقتل شخصاً آخر |
| Bu adamı yakalamanızın tek yolu birlikte çalışmanız. | Open Subtitles | وسوف أتوقف عن التدخل الطريقة الوحيد لنمسك بهذا الرجل أذآ فعلناها معاً |
| Böyle bir insanı konuşturmanın tek yolu başkasından daha çok senden korkmasını sağlamaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لجعل اشخاص كهؤلاء يتحدثون لك ان تجعلهم يخافون منك اكثر من اي شخص آخر |
| Frederick ile senin bu işten canlı kurtulmanızın tek yolu Chesapeake Matadoru'nun durdurulmasına bağlı. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لك و لفريدريك لتخرجان أحياء هي إذا توقف سفاح التيشسابيك |
| Bildiğim kadarıyla dağa çıkmanın tek yolu o. | Open Subtitles | حسناً، على حد علمي تلك هي الطريقة الوحيد لصعود الجبل. |
| Halklarımızı kurtarmamızın tek yolu birlikte savaşmaktan geçiyor. | Open Subtitles | أن الطريقة الوحيد لإنقاذ كلينا هو الاتحاد |
| Bununla birlikte o yeri görmenin tek yolu bunlardan biriyle temas etmekten geçer. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد لرؤيتهم على كل حال هى عن طريق الإتصال بأحد هذه |
| Çocuklarını korumanın tek yolu oydu. | Open Subtitles | إنها كانت الطريقة الوحيد لإنقاذ حياة طفلته. |
| tek yol bu gibi görünecek çünkü. | Open Subtitles | لأنه على ما يبدو أن تلك الطريقة الوحيد المجدية |
| Bu işi bitirmenin tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت بأنّ هذه هي الطريقة الوحيد لإنهاء هذا. |