| Meclis başkanı olmanın tek yolu Birch'ün bölgesini kaybetmesi veya emekli olması. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة كي تصبح متحدثاً هي إذا فقد بيرتش كرسيه أو تقاعد. |
| Buradan ilk ve son kez çıkmanın kendini ve bizi özgür bırakmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة كي تخرجي من هنا لتحرري نفسك و تحررينا |
| Anlamlı ve mutlu bir hayat yaşamamın tek yolu seninle olmak. | Open Subtitles | البقاء معكِ هو الطريقة الوحيدة كي أشعر بالسعادة |
| - Tartışma, bu işi yapmamızın tek yolu bu. | Open Subtitles | لا تجادلين ، هذه الطريقة الوحيدة كي ادربك |
| Zengin olmanın tek yolu... ..zengin bir hatun bulmadan geçer. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة كي تصبح غنياً -أن تعثر على زوجة غنية |
| Bir hayaleti huzura erdirmenin tek yolu budur. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة كي ترقد روحها بسلام |
| Ama ikinizin yanınızda kendim olmayı başarabilmemin tek yolu, ...her şeyi süzgeçten geçirmeyi bırakmak. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة كي أكون على طبيعتي بينما انا حولكما انتما هو لو اني توقفت عن التفكير بمغزى كل كلمة |
| Hayatta kalmanın ve bana tutunabilmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة كي تنجو الطريقة الوحيدة لتتمسك بي |
| Bundan kurtulmanin tek yolu kendine gerçegi hatirlatman. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة كي تتخلصي من هذا هو أن تذكري نفسكِ بالواقع |
| Bu adamı bizimle eve gelmesi için ikna etmenin tek yolu kardeşini durdurması için ona yardım etmek. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة كي نستعيده معنا أن نساعده على ايقاف شقيقه |
| Bu ellerimin titremesini engellemenin tek yolu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة كي أوقف يدي عن الرجفان |
| Ve bu, onun benimle konuşmasını sağlamanın tek yolu gibiydi. | Open Subtitles | وكانت هذه الطريقة الوحيدة كي أقنعه حتّى بالكلام معي |
| Soruyorum çünkü seni kovmanın tek yolu bu. Kusura bakma. | Open Subtitles | فهذه هي الطريقة الوحيدة كي أطردكِ مجدّداً |
| Çünkü her şeyi doğru yapmanın tek yolu hayatının anlamlı olmasının tek yolu olabildiğince uzun ve olabildiğince iyi yaşamaktır. | Open Subtitles | وأنا على استعدادٍ للقيامِ بأيّ شيءٍ لإيقاف ذلك لأنّ الطريقة الوحيدة لتصحيحِ أيّ خطأ الطريقة الوحيدة كي أعطي قيمةً لحياتي |
| Sizi buradan atmalarının tek yolu, sizi tutuklatmaları. ...ve bu yüzden bizi kameraya çekiyorlar. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة كي يخرجونا من هنا هي باعتقالنا نتيجة شيء مُصوّر |
| Senin gibi kalbi yaralı birinin bana yardım etmesinin tek yolu buydu sadece. | Open Subtitles | عرفت فقط انها الطريقة الوحيدة كي اكسر قلبك كي تساعديني |
| Ülkede kalmasını sağlamanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت تلك الطريقة الوحيدة كي أضمن، بقاءه في البلاد |
| Mutlu olmanın tek yolu sevmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة كي تكون سعيداً هي الحُب. |
| Üzgünüm ama sana ulaşmanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | أنا آسف ولكن هذه الطريقة الوحيدة كي أصل إليك. |
| Bunu aşmanın tek yolu, güç ve ciddiyet. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة كي تتجاوزي هذا بالقوة والكرامة |