| Adil değil biliyorum ama hırs erkeklerde daha iyi duruyor. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس عادل لكن الطموح يبدوا أفضل على الرجال |
| Bunlar son derece yetenekli olmanın yanında iki çok önemli özelliğe sahipler, bunlar tevazu ve hırs. | TED | هؤلاء هم قادة الذين بالإضافة لكونهم على درجة عالية من الكفاءة يتمتعون بمزيتين مهمتين، و هما التواضع و الطموح. |
| Doktor Schwartz'ın dediği gibi biraz hırslı olmak zorundasın. | Open Subtitles | كما قال دكتور شوارتز عليك أن تتحلى ببعض الطموح |
| Warren Komisyonu, bir komplonun varlığını kabul etmek... ya da araştırmayı derinleştirmek yerine... hırslı savcı Arlen Spector'ın öne sürdüğü kuramı destekledi. | Open Subtitles | بدلا من الاعتراف بوجود مؤامرة أو مواصلة التحقيق لجنة وارين أيدت نظرية طرحت من قبل المحامى الطموح ارلين سبيكتور |
| Bir zamanlar ben de hırsın iyi bir şey olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | في فترة من الزمان ، كنت أعرف أن الطموح صفة حسنـــة |
| Dışarıda arada sırada hırsı ödüllendiren kocaman bir dünya var. | Open Subtitles | ثمة عالم كبير بالخارج حيث بين الحين والآخر يُكافئ الطموح |
| Şefkatin motivasyon olarak bileşeni daha iyiye ulaşmak için hırs yaratıyor. | TED | المكون التحفيزي للشفقة يخلق الطموح للمصلحة العليا. |
| bu biraz hırs ve çaba gibidir -- Bunu yapacağım. | TED | هذه نوعا ما مثل الطموح و المحرك – سأقوم بذلك الأمر. |
| hırs meselesi değil. Kitaplarda dahi olsa kusursuz suçları sevmem. | Open Subtitles | ليس الطموح, انا لا اريد طرح قضية للمحكمة بها الجريمة الكاملة |
| Ya da, siz asiller için hırs, bir erdem sayılırken geri kalanlar için kusur olarak mı addediliyor? | Open Subtitles | أم أن الطموح فضيلة للنبلاء فقط و خطيئة لبقية البشر ؟ |
| Zeka. Telaş, zeka ve 52-karat hırs. | Open Subtitles | القيادة ، النشاط ، القوة بالاضافة الى 52 قيراط من الطموح. |
| hırs öyle boş, öyle koftur ki bence bir gölgenin gölgesi dense yeridir. | Open Subtitles | هذا حق وانا ارى الطموح من الخفة والرقة بحيث لا يعدو ان يكون مجرد ظل لظل فاذن العامة الذين لا طموح عندهم |
| Yetiştirdiğin patatesleri sen topla hırslı çocuk. | Open Subtitles | إزرع البطاطا وإحصدها بنفسك أيها الولد الطموح |
| Cuervo'da adam ve ateşgücü var ancak Hershe çok hırslı. | Open Subtitles | جيركوف لديه اعداد كبيرة واسلحة ولكن هيرش لديها الطموح |
| hırslı kişi bir rüyanın gölgesidir ancak. | Open Subtitles | لان مادة الطموح ما هى الا ظل منعكس من حلم |
| Ben kimseden korkmam ve hırsın kötü olduğunu asla demedim. | Open Subtitles | ،إني لا أخشى أحدًا .ولمْ أقولَ بأن الطموح شيءٌ سيء |
| O kadar hırsın sonucu, boynuna geçirdiği ip oldu. | Open Subtitles | كل هذا الطموح و كل شيء و ينته أمره و رقبته ملتويه |
| Şimdiye kadarki yolculuğumda, Ortaçağ İslam bilim adamlarının su katılmamış entelektüel hırsı karşısında mahcup oldum. | Open Subtitles | في رحلتي حتى الآن، أذهلني الطموح الثقافي الطاغي للعلماء المسلمين في القرون الوسطى |
| Bu odada öyle yoğun bir tutku var ki, tartışsanız bile, gösteriniz hakkında. | Open Subtitles | هناك الكثير من الطموح في هذه الغرفة حتى في مجادلاتكم، إنها حول العمل. |
| İhtiras yok değil içinde ama bir de rahatsızlık duymadan kulak versen. | Open Subtitles | ولست بخلي من الطموح غير انك ترفض الشرور الملازمة للرغبة في المجد |
| Bu hikaye birliğin iddialı şekilde kurulduğu ilk zamanlarına kadar uzanıyor. | Open Subtitles | .القصة تعود إلى أوائل أيام الطموح عندما كان قد تمّ تشكيل الكتائب الاستكشافية |
| Bu herhangi bir savaş kutlaması kadar tutkulu ve büyük bir gelişmeydi. | Open Subtitles | وحتى الأن ظلت تلك الإبتكارات العظيمة مثلها كمثل الطموح بالنصر فى المعارك |
| Çok hırsım vardı. | Open Subtitles | لدى الكثير من الطموح |
| O belki de hırsını giderebilecekti en azından bir yavrusunu yetiştirerek. | Open Subtitles | قد تكون قادرة على إنجاز ذلك الطموح لتربي ولو شبلاً واحداً على الأقل. |
| Hizmeti hırstan, dürüstlüğü çıkardan önde tutuyor. | Open Subtitles | اقصد أن هذا الرجل يضع الخدمة فوق الطموح و السلامة فوق الفائدة |
| Ülkemiz uğruna büyük bir fedakarlıkta bulunurken kişisel hırslar bir kenara atılmalı. | Open Subtitles | الطموح الشخصي يجبأنيصُب... في تضحية عظيمة لبلادنـا |
| Hırsının kurbanı olmak yerine nehirde bir ceset gibi süzülüyorsun. | Open Subtitles | بدلًا من أن يثقلك الطموح لأسفل أنت فقط تطفو بجانب الجثث الأخرى بالنهر |
| Hatta onda tüm Komisyonu yok etme ihtirası bile bulunmaz. | Open Subtitles | حتى ليس لديه الطموح لابادة المفوضية |
| Çok ümitli ve hırslıyım. | Open Subtitles | لدي كُل الأمال و الطموح في هذا العالم. |