| Başka bir dünyadan gelen Toz bu insanın içine iblisinden geçerek giriyor. | Open Subtitles | الطيف يخترق هذا الرجل من خلال قرينه من مدينة في عالم آخر. |
| Biz kullanabilmemiz için bu spektrumun 10,000 katına daha sahibiz. | TED | لدينا 10 الف ضعف من هذا الطيف الذي هو هناك لنا لاستخدامه |
| Yani insanlığın daha zengin portresini çıkaran tam spektrumlu eğitim seti oluşturabiliriz. | TED | إذن هناك فرصة لإنتاج أجهزة تدريب تمسح الطيف الكامل التي تعكس صورا تُثري الإنسانية أكثر. |
| Gözümüze ulaşmadan önce, tayfın bu belirli bölgeleri çeşitli gazlar tarafından soğurulmuş olur. | TED | قبل وصولها إلى أعينكم، امتصت غازات مختلفة تلك الأجزاء المحددة من ألوان الطيف. |
| Hayalet "en pis cinayetin" bir kurbanı olduğunu iddia eder ve Hamlet'i amcası Claudius'un tahtı zorla ele geçirdiğine ve kraliçe Gertrude'nin kalbini çaldığına inandırır. | TED | يدّعي الطيف أنه ضحية جريمة قتل غاية البشاعة ويقنعه أن عمّه كلاوديوس قد اغتصب العرش وسرق قلب الملكة جيرترود. |
| Bu hikâye de politik spektrumu yansıttı. | TED | وكان لتلك القصة أيضًا صداها عبر الطيف السياسي. |
| Buna gama ışınlarının da olduğu tüm elektromanyetik spektrum bağlamında bakalım. | TED | اذا لننظر الى هذا في السياق من كل الطيف الكهرومغنطيسي حيث لدينا اشعة غاما |
| Görünmezden kastım, elektromanyetik tayfı soğurmuyor, | TED | وعندما أقول غير مرئية أعني أنها لا تمتص موجات الطيف الكهرومغناطيسي. |
| Toz, Göğün Cadıları'ndan, suyun Çinganları'ndan, Buz Ayıları'ndan önce buradaydı. | Open Subtitles | الطيف كان هنا قبل ساحرات الهواء، وغجر الماء، والدبـبـة القطبية. |
| Toz, başka bir dünyadaki bir şehirden, cininin içinden süzülerek adama geçiyor. | Open Subtitles | الطيف يخترق هذا الرجل من خلال قرينه من مدينة في عالم آخر. |
| Toz cadılardan da önce vardı. | Open Subtitles | الطيف كان هنا قبل ساحرات الهواء، وغجر الماء، |
| Ekonomik spektrumun diğer ucu için de bu doğru. | TED | وينطبق الشيء نفسه على الطرف الآخر من الطيف الإقتصادي. |
| Bizler sadece, elektromanyetik spektrumun, görünür ışık olarak adlandırılan çok küçük bir kısmını görebiliriz. | TED | يمكننا أن نرى فقط قطعة صغيرة جدا، جزءا صغيرا جدا من الطيف الكهرومغناطيسي الذي نسميه الضوء المرئي. |
| Seçicilik özelliği bizim, geniş spektrumlu antibiyotiklerle ilişkili yan etkilerden korunmamıza yardımcı oluyor. | TED | وسوف تساعدنا انتقائيتها في تجنب بعض الآثار الجانبية التي ترتبط عادةً بالمضادات الحيوية ذات الطيف الواسع. |
| Atlamak değil. Geniş spektrumlu antibiyotikler işe yaramadı, yani bakteriyel değil. | Open Subtitles | أنا لا أقفز، المضادات الحيوية واسعة الطيف لا تعمل فالسبب ليس بكتيرياً |
| Herschel'in tayfın dışına yerleştirdiği termometre onun kontrolüydü. | Open Subtitles | ميزان الحرارة الذي وضعه هيرشل خارج الطيف كان تحكمه |
| Hiç Hayalet özü ve siyah haşhaş karıştırmayın. | Open Subtitles | لا تخلطي أبداً خلاصة الطيف مع الكلب الأسود |
| Aslında ışık spektrumu görebildiğimiz ışıktan çok daha geniş. | Open Subtitles | في الواقع، يمتد الطيف الضوئي ما يتعدى الضوء المرئي الذي نراه. |
| Bu yılın TED Konferansı'nın konusu Tam spektrum (Full Spectrum). | TED | حالياً الموضوع الأساسي لمؤتمر TED هو " الطيف الكامل ". |
| Joseph Fraunhofer'in yaptığı gibi tayfı bir teleskop ile büyüttüğünüzde atomun içerisindeki elektron dansının perdesini aralamış olursunuz. | Open Subtitles | و عندما تكبرون الطيف بواسطة تيلسكوب كما فعل جوزيف فراونهوفر ترفعون الستار |
| Işık tayfının içinde yer alan siyah noktaların sayısına bakın. | TED | و لكن لاحظ عدد الفراغات السوداء في صورة الطيف الضوئي هذه. |
| Aslında bu tüm ışık spektrumunun çok küçük bir bölümü. | Open Subtitles | لكن في حقيقة الأمر تلك مجرد نسبة مُهملة من الطيف الضوئي الكلي. |
| Son sekiz ayda yani Elçiler makineyi kullandigindan beri spektrumda çok büyük ani voltaj degisikleri gözlemliyoruz. | Open Subtitles | ، في الثمانية أشهر الماضية منذ أن قام المرسلين باستخدام آلتنا أصبحت هناك تموجات هائلة .عبر الطيف الزمني |
| Bolvengardtaki doktorlar tozun yaratacağı etkiyi ortadan kaldırmaya çok yakınlar. | Open Subtitles | -اطباء بولفنغار، قريبون جداً من نجاح التلقيح، ضد تأثيرات الطيف. |
| - Uzaydaki tozdan bahsediyorum. İşte o. | Open Subtitles | أعني كطيف السماء، ذاك الطيف مثل طيف الشمال |
| Yanızca bu çok büyük spektruma sahip değiliz, hani bunu az önce bahsettiğim sayılarla karşılaştıralım. | TED | اذا ليس لدينا فقط هذا المقدار الكبير من الطيف فلنقارنها مع رقم ذكرته للتو |
| Görünür yelpazede olduğu halde net görememenizin nedeni bu. | TED | و لهذا لا يمكننا أن نرى السطح من خلاله بأعيننا في منطقة الرؤية العادية من الطيف. |