| Herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! | Open Subtitles | نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب | 
| İsa, beş dolarlık " İbadet Seti " siparişi verenleri kutsuyor. | Open Subtitles | يريد الله أن يعرف بكم تبرعتم إلى دار العبادة | 
| Müslümanların ibadet yerleriyse, sizinkinin üzerinde! Hangisi daha kutsal? | Open Subtitles | أماكن العبادة للمسلمين تقبع فوق مقدساتكم | 
| Eğer tanrının askerlerindeki isyancıyı teslim etmezseniz, | Open Subtitles | إذا لم تسلّموا الثوّار من طائفة العبادة الحقيقية | 
| Buna rağmen, tek bir Tanrı'ya inanmak da dâhil her tür ibadete açığız. | Open Subtitles | ونحن ، مع ذلك ، مفتوحين علي جميع أشكال العبادة بما في ذلك الإيمان بالله الواحد. | 
| En iyi Tapınma dizlerin üzerinde yapılır. | Open Subtitles | العبادة ستبدوا أفضل اذا ركعت ستيف. | 
| Tapınak yapmak için kayyumda 1 milyon doların var ve ben olmadan kalanını toplayamazsın. | Open Subtitles | وضعت مليون في الضمان لبناء مخيم العبادة ولن تحصلي على الباقي من دوني | 
| Bir tarikat kampına benziyordu. Tüm çocuklar zombi gibiydiler. | Open Subtitles | ،كانت مثل طقوس العبادة كل الفتيان كانوا يشبهون الموتي | 
| Doğru şartlar altında ve biraz zaman sonra minnettarlık, tapınmaya dönüşebilir. | Open Subtitles | في ظل الظروف المناسبة، مع ما يكفي من الوقت... والامتنان يمكن أن تتحول إلى العبادة. | 
| Bana tapıyorsunuz. | Open Subtitles | كنت لي العبادة. | 
| Vakti geldiğinde, Katoliklerin baskısı olmadan ibadetlerini özgürce yapabileceklerinin teminatını verdiğimi bilsinler. | Open Subtitles | قل لهم أننا نضمن لهم.. حرية العبادة بدون أى ضغط كاثوليكى. | 
| Müslümanların ibadet yerleriyse, sizinkinin üzerinde! | Open Subtitles | أماكن العبادة للمسلمين تقبع فوق مقدساتكم | 
| Biraz kırıcı olabilir ama bir odaya kapanıp ibadet etmek kolayınıza geliyor. | Open Subtitles | ربما تعديت حدودي معك لكن العبادة و قراءة القرآن في الغرف المغلقة بغاية السهولة | 
| Biz buraya ibadet etmeye geliriz, politika tartışmaya değil. | Open Subtitles | نحن أتينا إلى هنا للمارسة العبادة, وليس لمناقشة الأمور السياسية. | 
| Toplum için önemli yerleri seçiyor. Seçtiği kurbanlar, onları en sevdiğiniz restoranın ya da ibadet ettiğiniz yerin dışında öldürmesini kadar önemli değil. | Open Subtitles | اختيار ضحاياه ليس مهماً بقدر تأثير مقتلهم أمام مطعمكم المفضّل أو مكان العبادة | 
| Şirketin büyümeye devam etsin inşallah ve ben de bize ibadet etmek için katılacağın günü dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | ادعو أن تستمر شراكتنا بالإزدهار وأتطلع شوقاً نحو اليوم الذي تنضم إلينا في العبادة | 
| Bilinen en eski merdivenler Chichén Itzá piramitleri veya Çin'deki Mount Tai yolları daha yüksek bir yere gitmekte kullanılan araçlardı, insanların ibadet veya korunma amaçlı gittikleri yerler. | TED | بعض أقدم السلالم، مثل الأهرامات في تشيتشن إيتزا أو الطرق المؤدية إلى جبل تاي في الصين، وسيلة للوصول إلى ارتفاع أعلى، حيث سعى الناس إلى العبادة أو للحماية. | 
| İbadet edecek yerler hakkında bilgiye ulaşabilirsiniz. | TED | يمكن أن تعرف بخصوص أماكن العبادة. | 
| tanrının askerlerinde'ki isyancıyı tutuklamak istiyorlarmış. | Open Subtitles | يدّعون إعتقال الثوّار من طائفة العبادة الحقيقية. | 
| Kutsal veya onun gibi bir şey olmazsa insanlar ibadete gelmezdi ve katedral yapılamazdı. | Open Subtitles | بدون الجمجمة أو شيء مثلها لن يأتي الناس إلى العبادة ولن نستطيع بناء الكاتدرائية | 
| Ve her türlü şeytani ibadeti yaptılar. | Open Subtitles | وقاموا بجميع أنواع قداسات العبادة الشيطانية |