| Malmö'deki Sayaç numaraları bir harf, bir rakam üç harf ve iki rakamdan oluşuyor. | Open Subtitles | هنا في مالمو العداد مكون من رقمين وثلاثة حروف |
| Sayaç 1000'den sonra sıfırlanıyor. | Open Subtitles | بعد الوصول إلى ألف، العداد يعيد ضبط نفسه إلى الصفر. |
| Döndüğüm zaman sana diğer yarısını, ayrıca Taksimetreyi veririm. | Open Subtitles | وساعطيك النصف الأخر وضعف قراءة العداد حينما أرجع |
| Tezgahın arkasında güvenlik kameraları var ama hiçbiri burayı görmüyor. | Open Subtitles | كانت هناك كاميرات مراقبة خلف العداد و لكن أية منها لم تكن موجهة هنا |
| Washington plakası, taksimetre çalışmıyor ve şoförünüz de arka tarafta pembe pijamalarıyla oturuyor. | Open Subtitles | العداد ليس شغال و سائق التكسي يجلس في الخلف مرتديا بيجاما بناتية زهرية اللون |
| Eldiven bölümünde tezgâhın arkasında durup eşini bulmak için ve onun gelmesini beklemek için. | Open Subtitles | وانها تقف خلف العداد فى قسم القفازات ولتجد نصيبها ويحضره اليها |
| - Tabii aradım. Bir aydır kimse sayacı okumamış. | Open Subtitles | لا اعتقد ان احد دقق على هذا العداد منذ شهر |
| Kimseyi, onun yanına yaklaştırmıyor. Sayaç okuyucu onu bulmuş. | Open Subtitles | لم يسمح لأحد بالاقتراب منها وجدها قارئ العداد |
| Sayaç sıfırı gösterdiğinde... | Open Subtitles | حسنأ عندما يصل العداد الى الصفر |
| 14 yıllık hizmetinde tek bir Agfa'da hatalı Sayaç görmemiş. | Open Subtitles | ...و أيضاً, في خلال 14 سنة من الخدمة لم يرى أي عيب في العداد في المكان |
| Hey, Taksimetreyi kapatsanız iyi olur. | Open Subtitles | ربما من الأفضل أن تطفئ العداد خذا وقتكما |
| Burada beklerseniz iyi olur, bayım, Taksimetreyi de açık bırakın. | Open Subtitles | إذا إستطعت أن تنتظر هنا يا سيدى وأترك العداد يعمل شكرا |
| Taksimetreyi çalıştır ama sürme. | Open Subtitles | شغّل العداد فحسب، ولكن لا تقدْ السيارة. |
| Aşağı indiğimde Tezgahın üzerine oturmuş, sandviçten kalan peynir artıklarını yiyordu. | Open Subtitles | لا أستطيع الفهم كان يجلس هناك على العداد يأكل بقايا سندويش مشوي الجبن |
| Ders programımı Tezgahın arkasındaki çocuğa uzattım. | Open Subtitles | كنت أعطي كتابي الدراسي الى الفتى الذي كان واقفا خلف العداد |
| Acele etsen iyi olur. taksimetre muhtemelen açıktır. | Open Subtitles | من الافضل ان تُسرع العداد يعمل على الارجح |
| Gayet makul, eğer bataklığa saplanırsak taksimetre çalışmaya devam eder ona göre. | Open Subtitles | حسنا، لكن إذا علقنا في مستنقع، فلن أغلق ذلك العداد |
| Mutfağa gir, hemen tezgâhın üstünde ilaçlarım. | Open Subtitles | وامم إذا دخلت في مطبخي اقراصي على العداد |
| Söylediğim tek şey, benim o sayacı uzaktan kapatabilecek olduğum. | Open Subtitles | الأن، كل ما أريد قوله أن يإمكاني إيقاف هذا العداد عن بُعد. |
| Söylediğin gibi 2. gişeye gittim. | Open Subtitles | ذهبت إلى العداد 2، كما كنت وقال وغبي وقال ان هناك |
| Nico, yüzün tezgaha dönük olarak yere yatmanı istiyorum. | Open Subtitles | نيكو، أريدك أن تستلقي مقابل العداد |
| Kol Saati nabzını ölçüyor. | Open Subtitles | العداد سيراقب نبضك |
| Bu sabah çocuklar birinin sayaca baktığını görmüş. | Open Subtitles | بعض الاطفال كانوا يلعبون هنا صباحاً واحد منهم رأى رجل يكشف على العداد اين ؟ |
| Süreyi başlat. | Open Subtitles | إبدأ العداد |
| park metreye bozuk para atma, oyun için ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | لا تضع أي نقود معدنية في العداد فنحن سنحتاجها من أجل الألعاب |
| Bir ipin çekilmesi hepimiz için geri sayımı başlatır. | Open Subtitles | سحب مسمار واحد حيخللي العداد يشتغل إلنا كلنا |
| kilometre saatini açıp, elle geri sarmamız gerekiyor. | Open Subtitles | علينا فقط فتح العداد بالقوة و ضبطه يدويا |
| Saat işliyor. | Open Subtitles | العداد بدأ يحسب . |