| sempati oyları toplamak için sakatlığını böyle kullanmaktan rahatsız olmuyor musun? | Open Subtitles | ألا تشعرين بالغرابة لإستخدام إصابتكِ للحصول على أصوات العطف بتلك الطريقة؟ |
| Bu yüzden sempati ya da empatiye bel bağlamayın. | Open Subtitles | لذا أنا لا أَعتمد على العطف الكثيرِ. أَو التعاطف |
| Sen zorluyor, mecbur bırakıyorsun... ..biz ise şefkat, mağfiret ve... | Open Subtitles | بينما تستخدم أنت أسلوب الإجبار والإكراه نحن نستخدم العطف والمغفرة |
| Lütfen, sigara içmekten kendilerini alıkoyamayan 2 iyi insan için biraz merhamet göster. | Open Subtitles | أرجوك أظهر بعض العطف على انسانين طيبين لا يمكنها فحسب التوقف عن التدخين |
| Ama seni yalnızca nezaket ve cömertlik gösterisi için çağırdığımı düşünüyorsan şu anda arabayı terkedip, eve dönüş yolunu kendin bulabilirsin. | Open Subtitles | لكن إن كنت تظنين أننى طلبتك بدافع العطف أو الإحسان يمكنك النزول من السيارة الآن والعودة إلى المنزل |
| Yaptıkları ikinci şey de diğerlerin için empati kurmak. | TED | والأمر الثاني الذي يتحتم عليهم فعله هو إظهار العطف على الآخرين. |
| Fakat arkadaşına karşı o eski şefkatin nerede? | Open Subtitles | ولكن أين ذلك العطف القديم تجاه صديقك؟ |
| İnsanları kullanmak ve istismar etmekle ilgili her şeyi biliyorum ama nezaketle ilgili çok az şey biliyorum. | Open Subtitles | أناأعرفكل شيءعنكيفيةاستخدامالناس، لاستغلالهاوالتلاعب... ... ولكن القليل جدا عن العطف الحقيقي. |
| Sevgiye mazhar olamayan insanlar sempati toplamak için uyduruyorlar. | Open Subtitles | المصابون به يشعرون بأنهم لا يستحقون الحب فيختلقون شيئاً لينالوا العطف |
| Havaalanında kontrolde sana sempati göstercekler. | Open Subtitles | للحصول على بعض العطف بالفحص الأمني في المطار |
| Suiistimal edilen çocukların ailelerini sevmesi ya da rehinelerin kendini kaçırılanlarına sempati duyması gibi. | Open Subtitles | أو رهائن يطوّرون العطف لآسريهم. |
| Almanya için ufacıkta olsa bir şefkat ve iyilik gösterilmesinin artık zamanı geldi demiştiniz... | Open Subtitles | .. أن الوقت حان لإظهار بعض العطف تجاه ألمانيا |
| Şimdi, Bay Kessler, sizden bu açık görüşlülüğünüzü kanıtlamanızı istiyorum, ve bana ufacıkta olsa bir şefkat göstermenizi istiyorum. | Open Subtitles | الآن سيد كيسلر ، أنا أطلب منك .. أن تثبت تفتّح عقلك وإظهار بعض العطف لي |
| Ölüyorsun. Bence araya biraz şefkat katabilirim. | Open Subtitles | إنّك تحتضرين، لذا أظنني قادرًا على استجماع قليل من العطف. |
| Çocukları hayatta tutmak için olağanüstü önlemler alıyoruz fakat aslında bazen onlara gösterebileceğimiz en büyük merhamet, huzurlu ve ağrısız bir ölüm olabilir. | TED | نذهبُ إلى تدابير غير عادية للحفاظ على حياة الأطفال عندما سيكون العطف الأكبر الذي نعطيه لهم هو نهاية حياة هادئة، وخالية من الألم. |
| Etkili bir hikâye anlatıcısı duygularımıza hitap eder, empati ve merhamet uyandırır ve bizleri farklı pencerelerden bakmaya zorlar. | TED | الراوي الجيد يخاطب مشاعرنا، ويثير العطف والتعاطف، ويجبرنا على رؤية الأشياء بطريقة مختلفة. |
| Üçüncü amacımız, şiddetsizlik yolu olan empati, merhamet ve affetmenin kaidelerini öğretmek. | TED | ومهمتنا الثالثة هي تعليم مبادىء اللاعنف، من العطف والرحمة، والمُسامحة. |
| Ama seni yalnızca nezaket ve cömertlik gösterisi için çağırdığımı düşünüyorsan şu anda arabayı terkedip, eve dönüş yolunu kendin bulabilirsin. | Open Subtitles | لكن إن كنت تظنين أننى طلبتك بدافع العطف أو الإحسان يمكنك النزول من السيارة الآن والعودة إلى المنزل |
| Mesajı, hatırladığım kadarıyla, sevgi ve nezaket doluydu. | Open Subtitles | و اعطانى عنوانه فندق لانجهام و رسالته على ما اتذكر, كانت تفيض بالحب و العطف |
| SP: Diğer şeylerin yanı sıra, empati çemberimiz genişledi. | TED | ستيفن: حسناً من بين الأشياء الأخرى قد توسعت دائرة العطف لدينا |
| Karımın ona gösterdiği tüm şefkati kendi avantajı olarak kullandı. | Open Subtitles | لقد إستغل كل العطف الذي أغدقته عليه زوجتي |
| Nazik olmak istiyorum ve diğerlerindeki nezaketi de uyandırmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون عطوفة... وأن أيقظ هذا العطف في الناس |
| Eğer sempatiye ihtiyaçları varsa, ruhunun derinliklerine in ve biraz bul. | Open Subtitles | إن كانوا يحتاجون بعض العطف, ابحثي في أعماقكٍ وامنحيهم بعضاً منها! |