| Hükümetten birileri kısırlık araştırmasını bir silaha çevirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | احد ما في الحكومة قرر تحويل بحوث العقم الى سلاح |
| Hükümetten birileri kısırlık araştırmasını bir silaha çevirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | احد ما في الحكومة قرر تحويل بحوث العقم الى سلاح |
| Seni seçmişler çünkü, kısırlık tedavisi için verdiğiniz numuneler hâlâ depolarında duruyor. | Open Subtitles | لقد إختاروكِ لأنه كان لازال لديهم عينات من دورات العقم الخاصة بكِ |
| Dünya çapında kısırlığa... sebep olmuş adamın oğluysan bu normal bir şey. | Open Subtitles | يمكن أن يحدث هذا إن كنت ابن من سبب العقم لسكان العالم |
| kısırlığı çözmek, hala hayattayken omurilik sıvısını.. - almaya bağlı olabilir. | Open Subtitles | قد يعتمد حل مشكلة العقم على السائل الشوكي من حيوان حيّ |
| kısırlık kaynaklar yenilenene kadar nüfus artışını engellemenin bir yolu. | Open Subtitles | العقم وسيلة لخفض مؤقت للسكان فقط حتى تتجدّد مصادر الطاقة |
| Bu bayraklar kısırlık problemlerine yardım ettiği aileler tarafından gönderilmişti. | TED | كانت هذه الأعلام من العائلات التي قامت بمساعدتهم في مشاكل العقم |
| Bazen tek sorunumun kısırlık olmadığını düşünüyorum, ama utanıyorum. | Open Subtitles | أحيناً أحسّ أن مشكلتي ليست العقم, ولكن العار. |
| Bu makinelerin kısırlık yaptığından şüpheleniliyor. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمر كذلك، يا كابتن أشك أن هذه الأجهزة تسبب العقم |
| Kesin değil, belli kısırlık sorunları dışında. | Open Subtitles | هذا قابل للشك,غير أنه يسبب العقم فقط ماذا؟ |
| Yorgunluk, saç kaybı, olası akciğer hasarı ve kısırlık. | Open Subtitles | إرهاق، فقدان للشعر خطورة على الرئتين، العقم |
| Ve bu kadınlar için doktor Dupompe, kısırlık alanında en uzman doktor. | Open Subtitles | ولااولائك النساء دكتور دوبومب هو الطبيب الابرز في مجال العقم |
| Her uzman benim yaşımda Kısırlığın yarı bir kısırlık olabileceğini söyler. | Open Subtitles | و أي اختصاصي سيقول لكم أن شخص بعمري الخصوبة محتملة له أكثر من العقم |
| Ama karınızı sevdim ve kendisi koridorun sonunda kısırlık tedavisine katlanırken sizin bu şekilde davranmanız biraz duyarsız olarak göze çarpıyor diye patavatsızlık ediyorum. | Open Subtitles | لكن أنا أحب زوجتك وهي أسفل القاعة للعلاج من العقم وهذا يبدوا حساس قليلا لك إذا جاز لي أن أكون صريحة بذلك |
| "Aşı kısırlığa neden oluyor." Başlık buydu. | Open Subtitles | الأمصال تتسبب فى العقم هذا كان رأس الموضوع |
| 70'li yıllarda birçok ilaç kullandık ki artık onların kısırlığa neden olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | اعتدنا ان نستخدم كثير من الادوية في السبعينات والتي نعرف الان انها يمكن ان تسبب العقم |
| Neden kısırlığa teşvik eden bir şey geliştirip aynı zamanda karşı aşılamayı geliştirecek ki ? | Open Subtitles | لماذا يطور شيئاً يشجع على العقم ويطور لقاحا ضده بنفس الوقت |
| 6 yaşındaki bir çocuğa yapacağınız hangi test kısırlığı tedavi edebilir? | Open Subtitles | ذلك يمكن ان يساعد بمعالجة العقم بالنسبة لألفيس، نحن فقط نجمع بيانات |
| Atalarımızın dediğine göre kutsal yarışta kısır bir kadına sürtünmek verimsizlik büyüsünü bozar. | Open Subtitles | إذ يقول الأجداد، أنه إذا لُمست امرأة أثناء العدْو المقدس فهذا سيطرد لعنة العقم |
| Evet, ama önce spermlerimi dondurup vazektomi yaptıracağım. | Open Subtitles | أجل، ولكن أولاً يجب أن أجمد حيامناتي وأجري بعملية العقم |
| Kısırlığın ne kadar acı verdiğini biliyoruz, ve yardım etmeye hazırız. | Open Subtitles | نحن نعرف الألم الذى يسببه العقم و نحن جاهزون للمساعدة |
| - Var. Gerçek anlamda kısırlaştırma. | Open Subtitles | -هناك بديل، العقم الفعلي |