| - Yok, ...ama en üst rafta gevreklerin arkasında şekerlerini saklıyor. | Open Subtitles | كلّا، لكنّه يُخفي أصابع الحلوى على الرفّ العلويّ وراء حبوب الإفطار. |
| Annem çalışmadığı zamanlarda üst katı bazen kiraya verirdik. | Open Subtitles | عندما تكون أمّي عاطلة عن العمل كنّا نقوم بتأجير غرفة توجد في الطابق العلويّ |
| Anahtarı kilerde saklıyorsun üst rafta. | Open Subtitles | إنّك تخفي المفتاح بغرفة المؤونة.. في الرفّ العلويّ |
| Bakan sizi Yukarıda bekliyor. Özel paket ile gidin. | Open Subtitles | سيكون الوزير في الطّابق العلويّ سندخل غرفته الخاصّة |
| Tıpkı bana Boyunmatik'i satman gibi. Şimdi vücudumun yukarı bölümünü hareket ettiremiyorum. | Open Subtitles | مثلما أقنعتِني بضمّادة العنق، و الآن لا أستطيع تحريك الجزء العلويّ لجسدي. |
| - Yukarıdaymış. | Open Subtitles | إنّها بالطابق العلويّ. |
| Evet, güzel, üst katı görene kadar bekle. Üzgünüm, çocuklar. Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | أجل، انتظر حتى ترى الطابق العلويّ معذرةً يا رفيقاي، عليّ أن أردّ على هذا |
| Tam bir deli... ve onun üst kata gelmesini engellemek zorundayım. | Open Subtitles | كان عليً أن أوقفها لكي لا تصعد إلى الطابق العلويّ |
| Ölüm sırasında kafatasının alt tarafındaki kırıkların ve buna bağlı olarak belkemiğinin üst tarafındaki hasarın sebebini buldum. | Open Subtitles | حددت حلقة الكسور على قاعدة الجمجمة, وأيضاً هي مُشابهه لأضرار الجزء العلويّ من العمود الفقري |
| Kendisi okulda çalışıyor, ben de ondan gelip, üst kattaki koridora bir bakmasını istedim çünkü oraya bir duvar resmi yaptırmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | وينظر لردهة الدور العلويّ لأنني كنت أفكر برسم على الجدار |
| İkinci sınıftayken dondurma çubuklarından yaptığım bu evi üst katta buldum. | Open Subtitles | وجدت هذا البيت بالدور العلويّ قد صنعته أنا بالصف الثاني |
| Ciğerleri kuvvetli, onu üst kattan duyabildim. | Open Subtitles | إنّه رئتاه قويّتان، بوسعي سماعه من الدور العلويّ |
| Parkın en üst katında. | Open Subtitles | أين أنتَ؟ الطابق العلويّ في مركن السيّارات. |
| - Sadece üst katta yaşayan bir sarhoş. | Open Subtitles | ـ انهُ مجرد رجل ثمل يعيش في الطابق العلويّ |
| Ne yapmanız gerekiyorsa yapın. Ben üst katta olacağım. | Open Subtitles | افعل أيّما يتحتّم عليك فعله سأكون بالطابق العلويّ |
| Meğer üst tarafı açılıyormuş ve açtığımda bunu buldum. | Open Subtitles | إتضـح أن الجزء العلويّ يُفتح و حيـن فتحت الجـزء العلوي وجدت.. |
| Sakin ol Benimle gel. üst kata çıkalım. | Open Subtitles | اهدأي وتعالي معي، دعينا نصعد للطابق العلويّ. |
| Sargı bezi lazım. Lavabonun yanındaki üst rafta. | Open Subtitles | أحتاج لضمادات وللرف العلويّ المجاور للحوض. |
| Bak, o Yukarıda kalırsa, en kötü ne olabilir ki? | Open Subtitles | أنظر ، إن مكثت في الطّابق العلويّ فما الأمر الأسوأ الذّي سيحدث ؟ |
| Birkaç tanık olaydan birkaç dakika önce yukarı çıkan birini görmüş. | Open Subtitles | بضعة شهود عيان رأوا شخصًا يصعد للطابق العلويّ قبل مقتله بلحظات. |
| - Yukarıdaymış. | Open Subtitles | إنّها بالطابق العلويّ. |
| - Efendim, Yukarıdaki dolapta bunu bulduk. | Open Subtitles | سيّدي، وجدنا هذه في . الخزانة في الطابق العلويّ |