| Bu evde, üst katta oturan ihtiyarı biliyor musun? | Open Subtitles | تعرف، الرجل العجوز الذي يعيش فى الطابق العلوي في هذا البيت |
| üst katta, kiraya verdiğimiz bir odamız var. | Open Subtitles | قمنا بتأجير غرفة في الطابق العلوي . في منزلنا |
| 1963'te üst katta Donanma İstihbarat Teşkilatı vardı. | Open Subtitles | الطابق العلوي , في عام 1963 كان مكتب الاستخبارات البحرية |
| Nişanlarım üst çekmecede. Onları al evlat. | Open Subtitles | حاملتي النياشين في الدرج العلوي في الخزانة احضرها يا بني |
| üst katta banyoda, anneme yumulmadan önce! | Open Subtitles | الطابق العلوي, في الحمام مباشرة قبل أن تغازل أمي |
| Hayır,sadece diğer bir kendi ününü yaratmaya çalışan,yükselmek için cadıları öldüren bir üst düzey iblis. | Open Subtitles | لا، مجرد شيطان المستوى العلوي في محاولة لبناء سمعة عن طريق قتل السحرة لارتقاء سلم. |
| Planımız üst katta, bulutların üzerindeki ebedi partimiz için buluşmaktı. | Open Subtitles | الخطة لنا لمُقَابَلَة الطابق العلوي في رقصِ الشاي الأبديِ في الغيومِ. |
| Bir keresinde oradan büyük boy bavul sipariş etmiştim, ...ama bavul uçağın üst rafları için fazla büyük gelmiş, bu yüzden zorla emanete verdirdiler. | Open Subtitles | ذات مرة طلبت حقيبة طويلة جداً و كانت طويلة جداً لتتسع لمكان التخزين العلوي في الطائرة لذا جعلونّي أشحنها مع الأمتعة |
| üst katta, oğlumun bir sürü kazağı var. Soldan ikinci kapı. | Open Subtitles | في الطابق العلوي في غرفة ابني الباب الثاني الى اليسار هناك بعض الملابس اخدم نفسك |
| Bir keresinde oradan büyük boy bavul sipariş etmiştim, ...ama bavul uçağın üst rafları için fazla büyük gelmiş, bu yüzden zorla emanete verdirdiler. | Open Subtitles | ذات مرة طلبت حقيبة طويلة جداً و كانت طويلة جداً لتتسع لمكان التخزين العلوي في الطائرة لذا جعلونّي أشحنها مع الأمتعة |
| Ve sonra bir dönüyor ve birdendire üst kata, odalarının dışındaki alana geliyor. | Open Subtitles | ثم انعطف وفجأة أصبح في الطابق العلوي في المنطقة الواقعة أمام شقتهم |
| Gary Leonida'nın öldüğü gece Tranquility Villa'nın üst kat koridorunun güvenlik kamerası görüntüleri. | Open Subtitles | إنه من الكاميرات الأمنية للممر العلوي في المركز التأهيلي يوم الحادثة |
| En iyileri üst katta. Hücrede. | Open Subtitles | أفضل المواد تجدينها في الطابق العلوي في السجن |
| Kan içirmeyeceğiz zaten! Tavan arasında folyo var. üst rafta, batı tarafında. | Open Subtitles | هناك ورقة مطوية في مخزني على الرف العلوي في الغرب |
| Mediterranean'da üst katta görmüştüm. | Open Subtitles | أجل رأيت مثله في الطابق العلوي في فندق البحر الأبيض المتوسط |
| üst kat komşusunu Şikago Hastanesi'nde Yanık Ünitesi'ne aldıklarında öğrendiklerine göre yangından önce biri tecavüz edip orada ölüme terk etmiş. | Open Subtitles | عندما تحققوا من الجار في الطابق العلوي في قسم الحرائق في مستشفى شيكاغو وجدوا |
| Anladığım kadarıyla firmanızın üst katında bir parti vardı? Vay be. Selam! | Open Subtitles | اعلم بإن كانت هناك حفلة في الطابق العلوي في شركتك؟ مرحبا |
| Ben de üst katta sütyen ve külotumla dikiliyorum. | Open Subtitles | وانا واقفة في الطابق العلوي في ملابسي الداخلية |
| Ve üst kattaki 19. katta pazarlama yapılıyor. | Open Subtitles | و الطابق العلوي في الطابق ال 19 هو مكتب تسويق |
| Yaz kampında üst ranzada bile yatmazdı. | Open Subtitles | حتى أنها رفضت النوم على السرير العلوي في المخيم الصيفي. |