| omurga sinirleri etrafında bir sürü yarası ve şişlikleri var. | Open Subtitles | إنّه يعاني الكثير من الجروح والأورام حول أعصاب العمود الفقري |
| Omuriliği sağlam. omurga kırığı ya da omuriliğe baskı yok. | Open Subtitles | العمود الفقري نظيف لا كسور أو ضغط على الحبل الشوكي |
| Orada yüzeysel konuşmalar olmadığı gibi biz en özel kişisel duygularımızı, korkularımızı ve omurilik servisi sonrası yaşamlarımız için olan ümitlerimizi paylaştık. | TED | و لم تكن هنالك محادثات سطحية حيث تبادلنا أعمق أفكارنا ، و مخاوفنا ، وآمالنا لحياتنا بعد جناح العمود الفقري. |
| Fetal Spinal tümör hakkında danışmak üzere bir noröcerrah arıyorum. | Open Subtitles | أحتاج إلى طبيب اعصاب للاستشارة بصدد ورم في العمود الفقري |
| omurgaya sahip ilk hayvanlar balıklardı. | TED | كانت الأسماك أولى الحيوانات التي نما بها العمود الفقري. |
| Dört kurşunun ikisini çıkardık ama omurganın çok yakında bir tane daha var. | Open Subtitles | أزلنا إثنتين من الرّصاصات الأربع لكن هناك واحدة قريبة جداً من العمود الفقري |
| Genlerden bir gurubu, gelişmekte olan embriyonun omurga hücrelerinin aşağı hareketini kontrol eder. | Open Subtitles | مجموعة من الجينات تتحكم في حركة الخلايا على طول العمود الفقري للجنين المتكون |
| Hazır mısınız? Bu yeryüzünde son yaptığı bir şey Heidi adındaki küçük bir kızın, beş yaşında, omurga kanserinden ölmeden önce. | TED | هذه الرسمة هي أخر تصرف قامت به فتاة تدعى هادي وهي بعمر الخامسة قبل أن تتوفاها المنية بسبب سرطان في العمود الفقري |
| Siz bunu, molekülün geri kalanını bir arada tutan omurga olarak düşünebilirsiniz. | TED | ويمكنك أن تعتبرها العمود الفقري والذي يربط بقية الجزيئات مع بعضها |
| omurga veya omur kastediliyor. | Open Subtitles | وديموس، وهو ما يعني الإطار الجسم في اشارة الى العمود الفقري أو فقرة |
| Ve endişe verici eğrilikte omurga. | Open Subtitles | وتقوسات خطيرة فى العمود الفقري ألتفت قليلًا لو سمحت |
| Ve herbirimiz omurilik servisinden ayrıldığımızda asla eskisi gibi olamayacağımızı biliyorduk. | TED | وكل منا أدرك أنه حينما نغادر جناح العمود الفقري لن نكون أبدا كما كنا من قبل. |
| Ve bence, Süpermen (Çelik Adam), Christopher Reeve, omurilik hasarlı hastalar adına en büyük farklındalığı yaratmıştır. | TED | بالنسبة إلي, الرجل الفولاذي, كريستوفر رييف كان أفضل من رفع مستوى الوعي حول معاناة المصابين بأذيات العمود الفقري. |
| Daha yeni omurilik yaralanması geçirmiş bir hasta hayal edin. | TED | تخبلوا شخصاً يعاني من إصابة في العمود الفقري. |
| Burada ve burada... l5 bölgesindeki Spinal arteri aşındırdığını görebilirsin. | Open Subtitles | انظر هنا و هنا واضح وجود تآكل في العمود الفقري |
| İnsanlar genellikle omurgaya dengesiz şekilde yük bindiren, omuzlar önde ve sırt kambur olacak şekilde otururlar. | TED | وتتمثل الطريقة الشائعة بالجلوس بظهر منحني وكتفين متراجعين وضعية تخلق ضغطًا غير متساو على العمود الفقري |
| omurganın nasıl yere tamamen paralel olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. | TED | تخيلوا كيف أن أشواك العمود الفقري لها اتجاه موازٍ لسطح الأرض. |
| Wegner'in iki ciğeri ve omurgayı etkilediğine dair raporlar okumuştum. | Open Subtitles | هذه تقارير لحالات مرض ويجنر تهاجم الرئة و العمود الفقري |
| omurgasını boyunlukla ve desteklerle sabitleyin. | Open Subtitles | عطل العمود الفقري بوضعك للرقبة يجب ان تربط الدعامة الرئيسية جيدا |
| Ağzında başlıyor sonra beynine doğru bir yolculuk yapıyor omurgandan aşağı doğru inip ayak parmaklarından dışarı çıkıyor... | Open Subtitles | إنه يبدأ في فمك ينتقل الى راسك ثم يمتد على طول العمود الفقري ثم ينفجر من أصابع قدميك |
| Epinefrinin omurgası çoğunlukla karbondan oluşur, Bu olağandır. | TED | يتكون العمود الفقري للإبينفرين غالبًا من ذرات الكربون، وهذا شائع. |
| Omurgan boyunca 5 büyük enerji noktan var. | Open Subtitles | لديكِ خمسُ نقاطِ طاقةٍ كبيرة طوال العمود الفقري |
| Bu vücudu rahatlatan ve ...omurgada ki kan akışını azaltan, bir masaj tekniğidir. | Open Subtitles | أسلوب التدليك أن يرتاح الجسم، بالحد من تدفق الدم بطيئا العمود الفقري. |
| Kalbe gelir, omurgadan yukarı çıkar, omurilik soğanına ulaşır, omurilik sapındaki almaçlara bağlanır. | Open Subtitles | السفرات خلال القلبِ، فوق العمود الفقري إلى النخاعِ oblongata. تَرْبطُ إلى ساقِ الدماغ. |
| Kuvvet sensorlarını, bileklerine ve bel kemiğine monte ettim. | Open Subtitles | حسناً, لقد وضعتُ أربعة متحسسات في الرسغين و خلف العمود الفقري |
| Şükür ki kurşun atar damarı ve omur iliği ıskalamış. | Open Subtitles | لحسن الحظ لم تصب الرصاصة الأوعية الوداجية أو العمود الفقري |
| Bıçak konukçunun omuriliğindeki birinci ve ikinci omurun arasına girip kesmek ve bu arada ortakyaşamın omuriliğinin 33. ve 34. omurları arasındaki bağlantıya zarar vermek için kullanılmış. | Open Subtitles | النصل إستُخدم لفصل العمود الفقري للمُضيف في ما بين الفقرتين الأولى و الثانية بينما القطع في السلسلة الفقرية في المتكافل |