| Matematik bölümünden bir Yüksek lisans öğrencisi aksiyom seçimi hakkında ders anlattı. | Open Subtitles | طالب الدراسات العُليا من قسم الرياضيّات كان يُحاظر عن نظريّة بديهيّة الإختيَار. |
| Yeni avukatım davamı Devlet Yüksek Mahkemesine taşıyor. | Open Subtitles | سيستأنفُ مُحاميَ الجديد قضيَتي لدى المُحكمة العُليا في الولاية |
| Devlet Yüksek Mahkemesine gidip temyiz mahkemesinin kararına itiraz edeceğiz. | Open Subtitles | نَلجَأُ لمَحكمَة الولايَة العُليا و استِئناف قَرار مَحكمَة الاستِئناف |
| Bodrum katından. üst katlar da yanar. | Open Subtitles | من البدروم الأدوار العُليا يجب أن تمتلئ بالغاز |
| Çavuş. Doktor etkisiz hale getirildikten sonra üst koridorlara girmek herkes için yasak. | Open Subtitles | بما أن الدكتور قد تم التعامل معه فالصعود إلى الأدوار العُليا ممنوع |
| Sanırım bu başvuru Yüksek Mahkemeye giden bütün yolları tıkayacak. | Open Subtitles | حسناً، أخشى أنَ هذا الاستئناف سيذهَب إلى المحكمَة العُليا |
| Bu yüzden Yüksek Ordu Komutası gecikmeksizin barış getirme teklifini talep ediyor. | Open Subtitles | لذا فإن القيادة العُليا للجيش تتطلب إقتراحاً لجلب السلام يجب أن يتمّ بدون تأخير |
| Yüksek Mahkeme bir geriye dönüş yaptı ve geçtiğimiz Haziran ayında geri zekâlı sanıklara ölüm cezası verilmesini engelledi. | Open Subtitles | قامَت المحكمَة العُليا بقَلبِها و قررَت في يونيو الماضي منعَ عقوبَة الموت عن الجُناة المُتخلفين عقلياً |
| Yüksek Mahkemenin bu konuyu ilk tartıştığı zamana. | Open Subtitles | عندما نظرَت المحكمة العُليا أول الأمر في هذا الموضوع |
| Bu mülk Mumbai Yüksek Mahkemesi emriyle ihtilaflıdır... | Open Subtitles | هذه ألأراضى متنازع عليها. مِن قِبل محكمة مومباى العُليا. |
| Sayısal bölümde oldukça Yüksek puan yapmış. | Open Subtitles | لإعطائه اختبار مُقرّب لقدراته. وحقق الدرجة العُليا بالجزء الكمّي. |
| Yüksek lisansını askeri okulda yaptı. | Open Subtitles | و بعد ذلك ، ألتحق بالكلية العسكرية للدراسات العُليا |
| Sonsuza dek Yüksek rahibelerin köleleri hâline gelirlermis. | Open Subtitles | يصبحون عبيدًا للكاهنة العُليا أبدَ الدّهر. |
| Yüksek Rahibe'den düşmanlarına büyük bir uyarı niteliğindeydi. | Open Subtitles | التحذيرُ النهائيّ من الكاهنة العُليا لأعدائها. |
| Ancak Yüksek mahkeme çoktan kararını verdi. | Open Subtitles | و لكن المحكمة العُليا إتخذت القرار بالفعل. |
| Yüksek Heyet o kadar fazla 'şey' alabilir bu davalardan. | Open Subtitles | المزيد و المزيد منها ستتلقاها المحكمة العُليا. |
| Missouri Yüksek Mahkemesi, oybirliğiyle müebbet hapsine karar vermiş. | Open Subtitles | قضت محكمة ميسوري العُليا بعقوبة السجن مدى الحياة بالإجماع |
| Owen ve lanto binanın diğer tarafına gidin ve üst katları kontrol edin. | Open Subtitles | أوين ويانتو ، توليا الجهة الأخرى من المبنى ، وتفقدا الطوابق العُليا |
| Patronum üst kademedekileri korumak için gerekli ayarlamaları yapıyor. | Open Subtitles | رئيسي يقوم بما يقدر عليه الآن لإنقاذ الإدارة العُليا. |
| Maktulün üst kolunda çürükler var ve bluzu de yırtılmış. | Open Subtitles | لدى الضحيّة كدمات على ذراعها العُليا وكان قميصها مُمزّقاً. |
| Her zaman üstün taraf ol ve yaşamak için ne gerekiyorsa onu yap. | Open Subtitles | دائماً هم اليد العُليا وأفعل ما تفعل لتنجو |