| Artık nedenini biliyorsunuz ve kanımca bu programın amacı da bu. | TED | الآن تعرف لماذا، وبالنسبة لي، هذه هي الغاية من هذا البرنامج. |
| Sonunda anladım ki, bir hayalin tek amacı gerçekleşmek değildir. | TED | وصلت الى حقيقة مفادها أن تحقيق الحلم ليست الغاية الوحيدة للحلم |
| amaç, bizden daha büyük olan bir şeyin hizmetinde bir şeyler gerçekleştirme ihtiyacı. | TED | ووجود الغاية: الشوق لفعل ما نقوم به في خدمة شئ أكبر من أنفسنا. |
| Fakat katılıyorum. amaç, duygulardan önce gelmeli. Diğer teröristler nerede? | Open Subtitles | الغاية لابد ان تأتي قبل المشاعر اين هولاء الارهابيين الاخرين؟ |
| Yani amaca ulaşmakta neyin mubah olup olmadığına sen karar vereceksin. | Open Subtitles | مسموح لكِ إذاً أنْ تكوني الحكم متى تكون الغاية تبرّر الوسيلة |
| Ve bu amaçla, vücudun karşı taraflarına iki hemiseksiyon yerleştirdik. | TED | ولتحقيق هذه الغاية, قمنا بإجراء شقين نصفـيّـين في جهتين متعاكستين من الجسم. |
| Ama ruh halini düzeltmeye çalışıyorsan, sanırım benim seninle gelmem bu amacını engelleyebilir. | Open Subtitles | إلا أني افترض أنك تحاول تحسين نفسيتك ومع قدومي معك سيتدحض تلك الغاية. |
| Bu absürt yolculukta olmanın amacı ne? | TED | ما الغاية من كوننا في هذه الرّحلة السخيفة سوّيةً؟ |
| 2046'ya giden her yolcunun amacı aynıdır. | Open Subtitles | كل المسافرين المتجهين إلى 2046 لهم نفس الغاية |
| Onları kurtaramıyorsak bu egzersizin amacı neydi anlamadım. | Open Subtitles | أنا لا أفهم ما الغاية من الاختبارات إن كنا لا نستطيع إنقاذهم ؟ |
| "Ben neden buradayım?", "Yaşamın amacı nedir?", | Open Subtitles | أو لماذا أنا هنا ؟ ماهي الغاية من الوجود ؟ |
| - Enstütü... - Haftanın bütün amacı haftasonudur. | Open Subtitles | الغاية العامة من الاسبوع هو عطلة نهاية الاسبوع |
| Dışarı çıkmaktaki veya bir şey yapmaktaki asıl amaç nedir? | Open Subtitles | ما الغاية من الخروج حتى، أو فعل اي شيء ؟ |
| Ben zaten duyulmasını istiyorum. Aslında amaç da bu zaten. | Open Subtitles | أريد أن ينتشر الأمر، فهذا جزء من الغاية في الواقع. |
| İnsanların az biraz amaç ve bol zamanla neler yapabildiğine şaşırırsın. | Open Subtitles | لدُهشت ممّا يمكن للمرء فعله بالقليل من الغاية ووفرة من الوقت |
| Asıl amaç Godavari nehrinde yıkanarak tüm günahlardan arınmak. | TED | الغاية الأساسية هي غسل خطاياهم من خلال الاغتسال في نهر جودافاري. |
| O akşam yemekte manevi babam bana yol gösterdi, ve beni motive edip Amerika'da yaşamak için bana bir amaç verdi. | TED | والدي بالتبني ألهمني الاتجاه في ذلك العشاء و حفزني و أعطاني الغاية للعيش في أميركا |
| Fakat sadece doganin daha once var olan kenidinden daha buyuk bir amaca gelistigini biliyorum, ve bu tuhaflik yaratici dusunmenin bir sonucu. | TED | مع الغاية العظمى التي حالما توجد وأن هذه الغرابة هي نتيجة للتفكير المبتكر |
| Burada yaptığımız amaca uygun bir ekonomiye doğru bir kaç basit adım atmaktır. | TED | الذى نعمله هنا هو أن نأخذ بعض الخطوات البسيطة تجاه إقتصاديات تلائم الغاية والهدف المنشود. |
| Bu yüzden benim de aynı amaçla kullanmama ve Elvatyl'ın intihar eğilimli düşüncelere neden olduğunu göstermek için kullanmama bir itiraz olmamalı. | Open Subtitles | ولهذا السبب يجب عليهم أن لا يعترضوا على استخدامي له لنفس الغاية, وهي إظهار أن إيلفاتيل يولد أفكاراً انتحارية. |
| Ona nasihat vermen, amacını anlamasına yardım etmen için sana güvenmiştik. | Open Subtitles | لقد وثقنا فيكِ كي ترشديها، كي تساعديها في تقبُل الغاية من وجودها. |
| Çünkü sen gözümde bir aziz gibiydin...kalbinde amacımız uğruna acı çekerek ölmüş insanlar dışında başka hiçbir şeye yer olmayan. | Open Subtitles | ،السبب في ذلك هو أنني تخيلتك كقدّيس شخصٌ لا يتسّع قلبه إلا للذين عانوا .وماتوا لأجل الغاية لماذا؟ |
| Artık müzik yapmak istemiyorum. Gerçekten ne anlamı var amına koyayım? | Open Subtitles | لم أعد أشعر برغبة في صنع الموسيقى ما الغاية من ذلك؟ |
| Ben ondan iyisini yapmalıyım. Önemli olan bu değil mi? Daha iyisini yapmak. | Open Subtitles | لكن يفترض بي أن أغدو أفضل منها أليس الغاية ، أن نغدو أفضل؟ |
| Bunun amacının veya öneminin ne olduğunu bilmiyorum ama bunun şeytan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لاأعلم الهدف أو الغاية لكني أعرف الشر عندما اذوقه |