| Onunla artık görüşmeni istemediğimi söylesem sence tuhaf mi olur? | Open Subtitles | تعتقدي انه سيكون من الغرابه اذا قولت لك لاتكلميها ؟ |
| Kimsenin inanmayacağı kadar tuhaf bir hikaye. | Open Subtitles | القصه بغاية الغرابه لدرجة أنه لن يصدقها أحد |
| Balayınızda bu kadar ayrı zaman geçirmeniz biraz tuhaf. | Open Subtitles | حسنا اكتشفت انه من الغرابه انك تمضين وقت اكثر وحيده فى شهر عسلك |
| Bu çok garip. Issız bir otoyolda kamyon çarpması. | Open Subtitles | كان ذلك فى منتهى الغرابه أن تصدمها عربة نقل فى طريق سريع قاحل |
| Bir günde iki garip ölüm yaşadık. | Open Subtitles | لدينا حالتى موت فى منتهى الغرابه حدثتا فى يوم واحد |
| Eric Pop'tan Jazz'a, ordan deneysele, sonunda da sadece garip çalmaya geçti. | Open Subtitles | ايريك انتقل من الجاز الي البوب الي الموسيقي التجريبيه الي الغرابه |
| İtiraf etmeliyim ki daha önce hiç bu kadar tuhaf bir işe girmemiştim. | Open Subtitles | علي أن أعترف إني لم أتورط من قبل في بمثل تلك الغرابه |
| Kurbağa yedim o kadar tuhaf değil. | Open Subtitles | لقد جربت الضفادع ولكن هذا يظل ليس بتلك الغرابه |
| Sen yokken burada biraz tuhaf hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بقليلٍ من الغرابه في كوني هنا بدونك |
| Böyle güçlü bir balıkla hiç karşılaşmamıştım, hem de böyle tuhaf hareket edeniyle. | Open Subtitles | .. لم أصادف فى حياتى سمكه بهذه الغرابه أو واحده تتصرف على هذا النحو الغريب ... |
| Neden bana böyle tuhaf bakıyorsun, Nina? | Open Subtitles | لم تنظري لي بهذه الغرابه يا نينا؟ |
| Benim kullanacağım kelime "tuhaf" olmazdı. | Open Subtitles | - حسنا الغرابه لم تكن الكلمه التي استخدمها |
| Aradaki boşluk bir tuhaf. | Open Subtitles | الفراغات تثير الغرابه |
| Evet, oldukça tuhaf. | Open Subtitles | أجل، إنها في غاية الغرابه |
| Biliyorsun, kaçınmak tuhaf. | Open Subtitles | كما تعلم.. لتجنب.. الغرابه |
| Tamam garip bir şeydi ama şarap içiyorduk ve ben de yerde yatmış yatağa gitmek için güç topluyordum garip bir şey oldu. | Open Subtitles | ,حسنا انه نوع من الغرابه عندما كنا نشرب النبيذ |
| garip ama hiçbir zaman valizlerimizi kaybetmedik. | Open Subtitles | من الغرابه اننا لا نفقد حقائبنا |
| Ayrıca biraz da garip gibi. | Open Subtitles | كما ان بها نوع من الغرابه , ربما. |
| Buraya geri dönmek çok garip. | Open Subtitles | عودتي إلى هنا في غايه الغرابه. |
| - garip şeylerin hepsine sahip | Open Subtitles | لقد تحلى بكل الغرابه |
| Zaten o kadının bütün hayatı garip. | Open Subtitles | حياتها ايضا بنفس تلك الغرابه. |