| Şimdi rahat çemberimizin dışına çıkmamız gerekiyor Batılı dostlarımızın dışına. | TED | علينا الآن أن نصل ما هو أبعد من الدائرة المريحة لأصدقائنا الغربيين. |
| El-Kaide'nin, Batılı haçlılara karşı İslam'ın koruyucusu olduğu iddiaları Iraklı Müslümanların kanlarına gömüldü. | TED | أي إدعاء ادعته القاعدة بأنها حامية الإسلام ضد الصليبيين الغربيين غرق في دماء المسلميين العراقيين |
| Bir kaç Batılı firma sade ve ucuz yeniliği müşterileri için daha ucuz ürünler yaratabilmek için benimsiyor. | TED | العديد من الشركات الغربية الآن تتبنى الابتكار المُقتَصِد لخلق منتجات بأسعار معقولة بالنسبة للمستهلكين الغربيين. |
| Ek olarak, ordu, Batı Kızılderilileri'nin rezervasyonlardan çıkmasını yasaklayan emirler yayınladı. | TED | أضف على ذلك القوانين العسكرية التي تمنع السكان الأصليين الغربيين من مغادرة محمياتهم. |
| O zamanki tüm Batı Kızılderilileri artık savaş esiriydi. | TED | من تلك اللحظة أصبح السكان الأصليين الغربيين أسرى حرب. |
| Sen tamamen temiz misin yoksa o hor gördüğün soysuz kapitalist Batılılar gibi misin? | Open Subtitles | أنت نقي، أم أنك فاسد كالرأسمايين الغربيين الذين تحتقرهم؟ |
| Biri ülke olarak tarihimizi Batılılara anlatmanın önemli olduğu düşüncesiyle bu filmi yaptım. | TED | صنعت هذا الفيلم لأنني شعرت أنه من المهم التحدث الى الغربيين حول تاريخنا كدولة. |
| Çünkü Batılı bilim insanları kargaşalı bölgelerde çalışmaktan caydırılıyor ya da buralarda çalışmak tamamen yasaklanıyor. | TED | لأنَ العلماء الغربيين يحَذَرون أو يُمنَعون كلياً من العمل في الأماكن غير المستقرة. |
| Pek çok yazar bu baskıyı hisseder, ama özellikle Batılı olmayan yazarlar bunu çok daha ağır hisseder. | TED | العديد من المؤلفين يرزحون تحت وطأة هذا الشعور, ولكن المؤلفين غير الغربيين يعانون أكثر. |
| Bilgilendiren, dokunaklı ve karakteristik hikayeler yazmanız ve yeni, deneysel ve avangard yazın türlerini Batılı meslektaşlarınıza bırakmanız beklenir. | TED | يتوقع منك أن تكتب قصصاً تثقيفية, ومؤثرة, وتشخيصية وتترك الإسلوب التجريبي والحداثي لزملائك الغربيين. |
| Batılı Müttefikler esas hedeflerine ulaşmıştı. | Open Subtitles | لقد نجح الحلفاء الغربيين فى مهمتهم الرئيسية |
| Batılı liderler kızgındı ve üzgündü. | Open Subtitles | الأمر الذى أصاب الزعماء الغربيين بالغضب والأستياء |
| Almanların fakirlik yüzünden komünizme yöneleceği fikri Batılı Müttefikler'in kabusuydu. | Open Subtitles | وكان ما يمثل كابوسًا بالنسبة للحلفاء الغربيين هو أن الفقر كان سيدفع بالألمان نحو الشيوعية |
| Batılı müttefiklerin barikatların orada kalmasına göz yummalarına inanamıyorlardı. | Open Subtitles | لم يستطيعوا تصديق أن الحلفاء الغربيين سيسمحون ببقاء الحواجز |
| Sovyetler Birliği'nde haberler filtreden geçirildikten sonra Batılı rakipleri kadar şaşırmayan bir adam vardı. | Open Subtitles | عندما مرت الأخبار إلى الإتحاد السوفيتي رجل واحد لم يتفاجأ كمنافسيه الغربيين |
| Ama o kadar temiz misin yoksa düşman olduğun o Batılı kapitalistler kadar bozuldun mu? | Open Subtitles | أنت نقي، أم أنك فاسد كالرأسمايين الغربيين الذين تحتقرهم؟ |
| Özellikle Batı Avrupa Yahudi konvoyları sıralarını burada bekliyorlardı. | Open Subtitles | خصوصا قوافل اليهود الاوروبيين الغربيين ينتظرون دورهم هنا |
| Ruslar, Batı Berlinlilere Sovyet Bölgesi'nde gıda alışverişi olanağı tanıdı. | Open Subtitles | وفّر الروس أمام أهل برلين الغربيين فرصة شراء الطعام من القطاع السوفيتي |
| Bana göre, Sherlock Holmes, tam anlamıyla Batı Furyasının* en iyi karakteri. | Open Subtitles | بالنسبة لي , شارلوك هولمز هي , حرفياً هي أفضل شخصية قائمة القدسيين الغربيين |
| Batılılar kapımıza dayandı ve sen benden plana bakmamı istiyorsun? | Open Subtitles | الغربيين على مشارف بابنا. تريدني أن أنظر إلى المخطّط؟ |
| Kızıl Kmerler'in yaptıklarından sonra Batılılara karşı daha sevecen olmayacaklardır. | Open Subtitles | بعدما إنتشر (الخمير الحمر) بالمدينة لن يكونوا لطفاء نحو الغربيين |
| Vizigotlar popoma yapismis durumda. | Open Subtitles | القوط الغربيين هي نوع من يصل بلدي بعقب الآن. |
| Batılıların kafayla selamlamalarını beklemediklerini okudum ama kartvizitlerini iki elinle birden almalısın. | Open Subtitles | قرأت بأنهم لا يتوقعون ,من الغربيين أن ينحنو لكن من المفترض أن تتلقى بطاقة عملهم بكلتا اليدين |