| çocuğu pek iyi tanımıyorum ama aşırı kızgınmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | لستُ أعرف الغلام جيّدًا، لكن يبدو أنّه يحمل غضبًا شديدًا. |
| Gün gibi ortada, çocuğu öldürmeleri gerekmiyordu. | Open Subtitles | هذا واضح كالنهار ما وجب أن يقتلوا الغلام |
| Korkma çünkü bulunduğu yerden Çocuğun sesini Tanrı işitti. | Open Subtitles | لا تخافي لان الله قد سمع لصوت الغلام حيث هو |
| İyi bir Çocuk gibi, gene ölümü kandırmış. Akıllı herif. Bunu nasıl başardın? | Open Subtitles | خدعنا بموته مرة اخرى مثل الغلام الماهر الماهر ، كيف فعلتها ؟ |
| Hayatımda bu kadar ateşli bir delikanlı görmedim. | Open Subtitles | أنا أبداً لم أرى المزيد من ألعاب الغلام في حياتي |
| Hoş gör evlat, öyle unutkan oldum ki. | Open Subtitles | احتملني أيها الغلام الطيب، فأنا كثير النسيان |
| Elini çocuğa uzatma çünkü bildim ki Tanrı'dan korkuyorsun. | Open Subtitles | لا تمد يدك الى الغلام لاني الان علمت انك خائف الله |
| Kılıca sahip olduğumda, çocuğu sana hediye ederim. | Open Subtitles | عندما أحصل على السيف، سأمنحك الغلام كهدية |
| O çocuğu aldırmalıydın bence, ha? Anladın mı? | Open Subtitles | أظنُ أنّك قمتُ بإجهاض ذلك الغلام هل تفهم ماذا أعني؟ |
| Bilek güreşini kazanan elması kapar. Bu çocuğu yenen ilk şahıs elması eve götürecek. | Open Subtitles | مصارعة الأيدي ستقرر الرهان، أوَّل من يهزم هذا الغلام يفوز بالماسة. |
| Beni güldüren o tatlı çocuğu hatırlıyorum bana armağanlar veren sanatı ve müziği seven o çocuğu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر ذلك الغلام اللّطيف الذي أضحكني وأهداني الهدايا. الذي أحبّ الفنّ والموسيقى، وددت أن أكون نسخة منك. |
| Tüfek sende. çocuğu da yanında götür. | Open Subtitles | لقد أخذت البندقية خذ الغلام معها |
| Asıl şu şapkalı, bembeyaz tenli sıska Çocuğun kafası kesilmeli. | Open Subtitles | من هذا الغلام الهزيل و بشرته كبطن السمكة ويرتدي قبعة مطرية؟ |
| Çocuğun öğretmeni, bir rahibe benziyor, Romalı değil. | Open Subtitles | إنه معلم الغلام ويتصرف كالقسيس وهو ليس رومانى |
| Gördüğünden ne anlam çıkardın bilmem ama bu Çocuğun masumiyetine zarar vermeyeceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما تحسب نفسكَ قد رأيتَ ولكنّي أعدكَ بحفظ براءة هذا الغلام |
| Parayı ver, yoksa Çocuk ölür. | Open Subtitles | أعطنى النقود أيها المهرج وإلا سأقتل الغلام |
| İtalya'da geçirdiğimiz yaz onunla oynadığın küçük Çocuk. | Open Subtitles | الغلام الصغير الذى لعبت معه بالصيف الذى قضيناه فى إيطاليا؟ |
| Bu Çocuk kapıya geldi, beni öpmeye çalıştı, sonra kustu ve ağlamaya başladı. | Open Subtitles | ،هذا الغلام يأتي إلي باب منزلي ،يحاول تقبيلي ثم يتقيأ ويبدأ البكاء |
| Bu delikanlı gurur duyabileceğimiz gerçek bir adama dönüşecek. | Open Subtitles | الغلام بعدها سيغدو رجلاُ مسؤولاً يمكننا أن نكون فخورين به |
| Bir çelik yelek al, evlat. | Open Subtitles | احصل على سترة واقية من الرصاص,ايها الغلام |
| Söz veriyorum çocuğa vurmayacağım. | Open Subtitles | حسناً أعدك ، بأني لن أضرب الغلام |
| "Çoçuk erkeğe dönüştü." | Open Subtitles | أصبح الغلام رجلا. |
| - Herhangi birimizi alın efendim ama lütfen oğlanı bırakın. | Open Subtitles | - خذ أي منا بنعمتك لكن أرجوك , دع الغلام يذهب |
| Oğlan şuradaki çan kulesinde saklanıyor. Onu orada bulabilirsin. | Open Subtitles | الغلام يختبئ في قمة برج الكنيسة بإمكانكِ أن تجديه هناك |
| Bu 16 yaşındaki velet, cezadan paçayı sıyırmak için müvekkilimi bu silahı yere atarken gördüğünü söylemiştir. | Open Subtitles | والآن حتى تسقط التهم هذا الغلام الذي يبلغ 16 عاماً يدّعي أنه رأى موكلي |
| Evet. Açık Yol. Ah, şu küçük serseri. | Open Subtitles | نعم, الطريق المفتوح هذا الغلام الصغير, سأعلمه بعض الادب |