| Vergi hukuki ihlali ve yasadışı sözleşme imzalamaktan sizi tutukluyorum. | Open Subtitles | أنا أقبض عليك بتهمة القروض الغير مشروعة وإنتهاك قانون الضرائب |
| Bay Korsky servetini yasadışı silah ticaretinden yaptı. | Open Subtitles | وأصبحت لديه ثروة عن طريق الطرق الغير مشروعة |
| Uyuşturucu ve yasadışı silah ticareti yapan kartellere. | Open Subtitles | العصابات التي تتاجر بالمخدرات والأسلحة الغير مشروعة |
| Aynı zamanda hamiline tahvillerin para aklamak, vergi kaçırmak ve yasa dışı ticari işlemler için kullanıldığının da farkındayım. | Open Subtitles | وأنا أعلم أيضًا بأن السندات تُستخدم من أجل غسل الأموال و التهرب الضريبي، وغيرها من المفعاملات التجاريّة الغير مشروعة. |
| Bütün topladığınız haraçları net çizelgelerden aldım... ve onları yasa dışı içki işinizi geliştirmek için kullandım. | Open Subtitles | لقد أخذتُ كلّ الأرباح من أعمالك التهريبيّة واستخدمتُها للإرتقاء بعملياتك الغير مشروعة |
| İşte yasadışı silahlar böyle dağılıyor. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة التي تنتقل بها الأسلحة الغير مشروعة إلى الشوارع |
| yasadışı ilişki yaşadığını itiraf edersen tecavüz suçlaması da düşer. | Open Subtitles | عليك الاعتراف بالخيانة الغير مشروعة وتهمة اغتصاب القاصر ستزول |
| yasadışı elektronik gözetleme faaliyeterini izleyen birimdeyim. | Open Subtitles | أنا مع وحدة تراقب الإتصالات اللإلكترونية الغير مشروعة. |
| Son 2 yılda yaptığı bütün yasadışı işlemler. | Open Subtitles | كل صفقاته الغير مشروعة خلال العامين السابقين |
| Bir Tor sitesinde yasadışı silah satışlarının listesinin içinde buldum. | Open Subtitles | ووجدت قائمة على موقع لشبكة مجهولة مخصصة لبيع الأسلحة الغير مشروعة |
| Bu adamlar sadece yasadışı kâr ile ilgileniyorlar hızlı ve kirli para ile | Open Subtitles | وهؤلاء مهتمون فقط بالأرباح الغير مشروعة والأموال السريعة القذرة |
| Mağazada bulduğum ve sınıflandırdığım, yasadışı suç aletleriyle, revirin onarım ve yeniden yapılandırma teknolojisini birlikte kullarak. | Open Subtitles | بإستخدام إصلاح المستوصف وترميم التكنولوجيا بالتزامن مع بعض الأجهزة الأجرامية الغير مشروعة |
| 1995'de, yasadışı ilaçlar 400 milyon dolarlık bir sektördü, dünya ticaretinin %8'ine tekabül ediyor, neredeyse gaz ve petrolle aynı düzeyde. | TED | عام 1995 بلغ حجم الإتجار بالمخدرات الغير مشروعة 400 مليار دولار ممثلةً ثمانية في المئة من التجارة العالمية تقريباً بحجم صناعة الغاز والنفط. |
| Elimizde yasadışı ilaç deneyinin başındaki adamın bir robot resmi var. | Open Subtitles | لدينا رسم تشبيهي عن الرجل الذي كان مسؤولاً عن عملية العقار الغير مشروعة. الآن... |
| yasadışı mallar getiriyorsun. | Open Subtitles | -بل مستورد -تستورد... السلع الغير مشروعة |
| Blomkvist, Wennerström'ü yasadışı silah ticareti ve 60 milyonluk dolandırıcılıkla suçlamıştı. | Open Subtitles | اتهم (بلومكفيتش) (وينرسترم) بالتجارة الغير مشروعة للأسلحة والاحتيال... لما يزيد عن 60 مليون |
| Pentagon'un yasa dışı silah satışından elde ettiği paraların gittiği paravan bir şirket. | Open Subtitles | إنه صندوق سري تحتفظ فيه وزارة الدفاع بأرباح بيع الأسلحة الغير مشروعة |
| O kadınla var olduğunu bile bilmediğim şeyler yaptım ki muhtemelen yasa dışı şeyler. | Open Subtitles | لقد فعلت أشياء مع تلك السيدة لم أفعلها من قبل كم العلاقات الغير مشروعة رائعة ، هل أخذت بنصيحتنا |
| İşlettiği yasa dışı kumarhanenin karından kurbana pay vermemek için öldürdü. | Open Subtitles | قتل بسبب أنه لم يرد إعطاء جزء من تجارته الغير مشروعة بالقمار للضحية |
| "Bu sahte yatırımlar ve yasa dışı krediler izniniz olmadan sizin adınıza kullanılmış olabilir." | Open Subtitles | وتلك الإستثمارات الإحتيالية والقروض الغير مشروعة ربما وضعت بإسمك بشكل غير صالح |
| Doğrulanabilir, yasa dışı uyuşturucuların satıldığı bir pazar. | Open Subtitles | إنه قابل للتوثيق، وهو محطة واحدة للمخدرات الغير مشروعة |