| Bak, bu gidişle ilk uzaylı kanepe patatesine dönüşeceksin... ve ben dalga geçmiyorum. | Open Subtitles | انظر,سوف تصبح الكائن الفضائى الاول الذى ياكل البطاطس وهو على الاريكة وانا لا أَمْزحُ. |
| uzaylı Saldırısı'nın ne olduğunu merak etmiştim. | Open Subtitles | إنه فضولى فقط لمعرفة كيفية عمل هذا الهجوم الفضائى |
| - Peki sence bizden ne istiyorlar? - Yumurtalarımı istiyorlar. - Kendi uzaylı ırklarını yaratabilmek için. | Open Subtitles | كانوا يريدون البيضى, ليبدأوا سبقاهم الفضائى |
| Hava Kuvvetleri, Uzay konuğunu Başkan Eisenhower'la görüşmesi için beyaz saraya getirdi. | Open Subtitles | الجوية القوات احضرت عندما الابيض البيت الى الفضائى الزائر هذا . ايزنهاور الرئيس لمقابلة أيك، وقال |
| Komuta Merkezinden hâlâ cevap yok. Uzay üssünden fazla uzakta değiliz. | Open Subtitles | لم ترد ستار كومندر حتى الآن نحن لسنا بعيدين عن الميناء الفضائى |
| Uzaylıyı dünyaya getirecek misiniz? | Open Subtitles | هل سوف تجلبون هذا الكائن الفضائى إلى الأرض؟ |
| Weyl tansör dinamiğine uygun olarak uzay-zaman eğrisi sonsuz büyüyene ve teklik oluşana kadar. | Open Subtitles | و هذا يقوم تباعاً ، بطى الزمن الفضائى ، مع ديناميكا الكمية الممتدة المتسقة حتى يصبح ، منحنى الزمن الفضائى كبير بشكل ، لا نهائى ثم تنتج أنت الوحدة الآن.. |
| Sen kaçırılan bir uzaylı olduğuna göre, evet. | Open Subtitles | حَسناً، بقدر أنّكى الفضائى المخطوف , اجل |
| "uzaylı Tanrılar" efsanesi Sümer tarihinin temellerini oluşturuyor. | Open Subtitles | وقصة الإله الفضائى لها أصولها ومصادرها فى التاريخ المسمارى |
| Ki filmdeki uzaylı istilası kurgularından hiçbirinde bile böyle felaket olmamıştı. | Open Subtitles | الذي كان يقلد الكثير من أفلام الغزو الفضائى الأخرى |
| Scott'a göre, uzaylı hayatta, ama tepkisiz. | Open Subtitles | وفقا لسكوت الفضائى حى ولكن غائب عن الوعى |
| Bulabildiğiniz her şeyden birer tane ama özellikle uzaylı zehri. | Open Subtitles | واحده من كل شىء يقع فى يديك ولكن بالتحديد السم الفضائى |
| Sanırım herkes seni uzaylı kanımla zehirlediğimden korktu. | Open Subtitles | أعتقد ان الجميع كانوا خائفين أنى.. سأسممك بدمى الفضائى |
| Omurgasına uzaylı teknolojisi bir şeyi yapıştırmak istemese de | Open Subtitles | مُنذ أن سمح للجهاز الفضائى بالإندماج مع عموده الفقرى. |
| O uzaylı sporu bir insana bulaştıysa... | Open Subtitles | ان كان ذلك البوغ الفضائى اصاب الجنس البشرى |
| O uzaylı pisliği beni olmadığım birine döndürdü. | Open Subtitles | كما تعلم , هذا الشىء الفضائى جعلنى شيئاً لست أنا . |
| Bu uzaylı çocuk burada kalmış ve onu almaya geliyorlar! | Open Subtitles | هذا الطفل الفضائى تركوه والآن عادوا ليأخذوه! |
| Bu uzaylı çocuk burada kalmış ve onu almaya geliyorlar! | Open Subtitles | هذا الطفل الفضائى تركوه والآن عادوا ليأخذوه! |
| Komuta Merkezinden hâlâ cevap yok. Uzay üssünden fazla uzakta değiliz. | Open Subtitles | لم ترد ستار كومندر حتى الآن نحن لسنا بعيدين عن الميناء الفضائى |
| Gerçek Yıldız Geçidi Washingon'daki JR Reed Uzay üssünde bulunuyor. | Open Subtitles | بوابة النجوم الحقيقية موجودة فى واشنطن فى مطار جى آر ريد الفضائى |
| Ben etrafta dolaşan Uzaylıyı yakaladığımda Pender onu vurmasa birşey söyleyecek gibiydi. | Open Subtitles | ذلك الفضائى الذى أمسكته يتسلل بالجوار كان على وشك إخبارى بشئ عندما أطلق عليه * بيندير * النار |
| Görüyoruz ki Riemann Zeta fonksiyonunun sıfırları... uzay-zaman eğrisi içinde... eğrinin dönüm noktalarına karşılık gelir. | Open Subtitles | لذا نرى أن .. أن أصفار رينمان زيتا " تعمل" تقابل المفردات فى الزمن الفضائى |