| Ve bu da, her çocuğun puanının bazı Meraklı George oyunları baz alınarak yapılan bilgisayar tahmini. | TED | وهذه هي تنبؤ الحاسوب لكل علامة طفل، اعتمادًا على بعض ألعاب جورج الفضولي. |
| Bu bütün sorularını cevaplamaya yeter mi, Meraklı küçük adam? | Open Subtitles | هل هذه الإجابة ستجيب على كل أسئلتك أيها الرجل الفضولي ؟ |
| Bu Meraklı Büyük Beyaz, nesneyi anlamak için nazikçe ölümcül dişlerini kullanıyor. | Open Subtitles | هذا القرش الفضولي يستعمل فكيه القاتلين لإستكشاف لوح التزلج بلطف |
| Cindy Lou'nun Meraklı kalbinde bazı sorular varmış. | Open Subtitles | سيندي لو كان لديها بعض الأسئلة في قلبها الفضولي |
| Smallville' deki tek Meraklı kişinin ben olmadığımı görmek güzel. | Open Subtitles | يسرني أن أرى أنني لست الشخص الوحيد الفضولي في "سمولفيل" |
| Adeta Meraklı Jedi, arkadaşlarını görevinden daha fazla önemsiyor. | Open Subtitles | تقريبا الجاداي الفضولي الذي يهتم اكثر باصدقائه اكثر من مهمته |
| Déjà vu Adam, Kurabiye Adam ve Süper Meraklı Adam aynı zamanda... | Open Subtitles | ديجافو مان ، ورجل البسكويت و الرجل الفضولي جدا هو أيضًا |
| İlyas gibi oldu Meraklı bir çocuk , o 12 yaşındayken koduna kendini öğretti , bina şeyler ekledi. | Open Subtitles | أليجا كان مثل ذلك الطفل الفضولي أحب بناء الأشياء علم نفسه نظام التشفير عندما كان في الثانية عشرة من عمره |
| Çok soru soruyorsun, Meraklı şey. | Open Subtitles | أنت تسأل الكير من الأسئلة أيها الرجل الفضولي. |
| O Meraklı fotoğrafçıyı buralarda onu takip ederken gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت المُصور الفضولي الذي كان يُلاحقه؟ |
| Meraklı Jang'ın ilk haberi ve röportajı renkli biberlerle ilgiliymiş. | Open Subtitles | التقرير الاخباري الاول لجانغ الفضولي كان عن الفلفل الملون |
| Meraklı Jang'la aynı kaderi yaşamaktan kurtuldum. | Open Subtitles | على كل يبدو انني تجنبت مصير السيد جانغ الفضولي |
| Sayılar olağanüstüydü ve öyle olmaya devam etti, daha da olağanüstü olan hayata dönüştürülen kritik ve Meraklı sorgulama tecrübesiydi. | TED | وبالرغم من أن الأعداد كانت و لا تزال استثنائية, فإن ما كان استثنائياً أكثر هو كيف تمت ترجمة تجربة البحث الناقد و الفضولي عملياّ إلى الواقع. |
| Suyun içerisinde pikap boyutunda Meraklı bir yavru hayvanla etrafında yüzen parıldayan parçacıklar tarafından sarılmışsın ve annenin zarafetle altından yüzmesinden bahsediyoruz. | TED | أتحدث عن كونك في الماء مع صغير حيوان الحوت الفضولي الذي يبلغ حجمه حجم سيارة بينما أنت محاطٌ بجسيمات مثل البريق تطفو من حولك، والأم تسبح بأمان تحتك. |
| Tina, maymun Meraklı George'u çok severdi. | Open Subtitles | كانت "نينا" تحب قصة "جورج القرد الفضولي" |
| Meraklı George şurada, Meraklı George burada. | Open Subtitles | لم تكن تتكلم إلا عن "جورج القرد الفضولي" |
| Meraklı George'a bakan adam kimdi? Bakıcısı? | Open Subtitles | من كان الشخص الذي يعتني بـ "جورج القرد الفضولي"؟ |
| Şimdi çok dikkatli dinle, benim Meraklı dostum. | Open Subtitles | لكن إستمع بحرص، يا صديقي الفضولي |
| Senin Meraklı arkadaşın sıradan bir şey bulmadı. | Open Subtitles | صديقك الفضولي لم يجد أي شئ فحسب |
| Hadi ama yapabilirsin diğerlerini biliyorsun da Meraklı George'u bilmiyor musun? | Open Subtitles | ، يمكنك تذكر تلك القصص ولايمكنك تذكر "جورج الفضولي" |