| Ama ben bugün size ekonomik büyümenin dünya üzerindeki milyonlarca insanın hayat standartlarındaki değişmelerin bel kemiği olduğunu söylemek için buradayım. | TED | ولكنني هنا اليوم لأُخبركم بأن النمو الإقتصادي كان العمود الفقري للتغييرات على مستوى المعيشة للملايين من الناس في جميع أنحاء العالم. |
| Tarihten, bel kemiğinde ağır bir eğrilik olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | تاريخيا، فإننا نعلم أنه ولد بانحناء شديد بالعمود الفقري.. |
| omurga sinirleri etrafında bir sürü yarası ve şişlikleri var. | Open Subtitles | إنّه يعاني الكثير من الجروح والأورام حول أعصاب العمود الفقري |
| GreenLab'ın belkemiği öğrencileridir. | TED | أما العمود الفقري للمعمل الأخضر فهم الطلاب. |
| Fetal spinal tümör hakkında danışmak üzere bir noröcerrah arıyorum. | Open Subtitles | أحتاج إلى طبيب اعصاب للاستشارة بصدد ورم في العمود الفقري |
| Şu anda ona bakıyorum ve bir kırılma sesi duydum. Umarım omurgası değildir. | Open Subtitles | انا انظر اليه الان, لقد سمعت شيء يتحطم آمل الا يكون عاموده الفقري |
| Bu on yıl önce oldu. Ama o günden beri laboratuvarım omurilik yaralanması sonrası kurtarma için pragmatik bir yaklaşım sergiliyor. | TED | حدث هذا منذ أكثر من 10 سنوات ولكن منذ ذلك الوقت, اتبع مخبري المقاربة الواقعية للتعافي بعد حصول أصابة للعمود الفقري |
| Biz bu kelimeleri bir şeyi savunarak geçirilmiş bir hayatın bel kemiği olarak kullanırız. | Open Subtitles | نستخدم هذه الكلمات كالعمود الفقري لحياة هدفها حماية شئ |
| Seni bel kemiğinden vuracağım, kürek kemiklerinin tam ortasından. | Open Subtitles | سأحاول أن أصيبك في العمود الفقري بين عظم كتفيك تماماً |
| bel kemiği röntgeni istiyorum. Ve CT yapın. | Open Subtitles | أحتاج لصورة العمود الفقري الآن، وأحضر الإعدادات اللازمة |
| Omuriliği sağlam. omurga kırığı ya da omuriliğe baskı yok. | Open Subtitles | العمود الفقري نظيف لا كسور أو ضغط على الحبل الشوكي |
| Genlerden bir gurubu, gelişmekte olan embriyonun omurga hücrelerinin aşağı hareketini kontrol eder. | Open Subtitles | مجموعة من الجينات تتحكم في حركة الخلايا على طول العمود الفقري للجنين المتكون |
| Hazır mısınız? Bu yeryüzünde son yaptığı bir şey Heidi adındaki küçük bir kızın, beş yaşında, omurga kanserinden ölmeden önce. | TED | هذه الرسمة هي أخر تصرف قامت به فتاة تدعى هادي وهي بعمر الخامسة قبل أن تتوفاها المنية بسبب سرطان في العمود الفقري |
| Empatiyi ateşlemek Kendinden Menkul Gerçekler'in belkemiği oldu | TED | اثارة التعاطف اصبحت العمود الفقري للحقيقة البديهية |
| Biz yerel finansmanın eğitim yatırımında belkemiği olması gerektiğine inanıyoruz ve bunu tartışıyoruz. | TED | نحن نؤمن ونجادل أن التمويل المحلي يجب أن يكون العمود الفقري للاستثمار في التعليم. |
| Burada ve burada... l5 bölgesindeki spinal arteri aşındırdığını görebilirsin. | Open Subtitles | انظر هنا و هنا واضح وجود تآكل في العمود الفقري |
| Burada ve burada... l5 bölgesindeki spinal arteri aşındırdığını görebilirsin. | Open Subtitles | انظر هنا و هنا واضح وجود تآكل في العمود الفقري |
| Michael Carleone'yle ilgili harika bir örnek verdi, "Baba"daki Al Pacino'nun karakterinin omurgası büyük ihtimalle babasını memnun etmekti. | TED | أعطتني مثالا رائعا لمايكل كورليوني، شخصية آل باتشينو في "العراب،" وأنه على الأرجح عموده الفقري كان هو إرضاء والده. |
| Vücudun diğer kısımlarının aksine beyin ve omurilik iyileşmesi önceden kestirilemez. | Open Subtitles | على عكس بقية الجسد الدماغ والعامود الفقري تتعافى بشكل غير متوقع |
| omurgasını boyunlukla ve desteklerle sabitleyin. | Open Subtitles | عطل العمود الفقري بوضعك للرقبة يجب ان تربط الدعامة الرئيسية جيدا |
| Şarapnel ve kemik parçalarını alıp, omuriliğimdeki baskıyı kaldırabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يمكنه إزالة قطع الشظايا والعظام من الضغط على العامود الفقري |
| omurgaya sahip ilk hayvanlar balıklardı. | TED | كانت الأسماك أولى الحيوانات التي نما بها العمود الفقري. |
| Onu Vertebral anjiyografi için hazırlayın. Ben geliyorum. | Open Subtitles | أعدوه لتصوير تتبعي للعمود الفقري أنا في طريقي |
| Burada, bu kişinin omurgasına saplanmış olan bu kurşunu görebiliyorsunuz. | TED | كما ترون يمكن رؤية طلقة الرصاص التي اخترقت واستقرت بقرب العمود الفقري لهذا الشخص |
| Ayrıca bu okulların böyle bir yaklaşımın belkemiğini yetiştirdiğinden emin olmalıyız. Onlar toplum sağlığı çalışanlarıdır. | TED | يمكننا أن نضمن أن تشكل هذه الكليات العمود الفقري لمقاربة المنبع وهم عمال مجتمع الصحة |
| Omur ve kaburgaların birleşme noktasının yakınlarında menteşeli kırıklar var. | Open Subtitles | هذه العلامات قرب الملتقى الضلعي الفقري هذا الكسر العنيف للمفصل |
| Tamam. boyun filmleri kalsın. Tomografi çekelim. | Open Subtitles | حسناً، لنقم بتصوير العمود الفقري بالمسح الطبقي، كم ضغطه؟ |
| Ve bunu tam 300 milyon yıl önce; kendi atalarımızın da içinde olduğu omurgalı canlıların hâlâ daha denizlerde olduğu zamanlarda gerçekleştirdiler. | Open Subtitles | وقد فعلت ذلك من حوالي 300 مليون سنة في الوقت الذي حصلت فيه الحيوانات على العامود الفقري ,ومن بينهم أسلافنا .وكانت لا تزال تسبح في البحار |