| Yavru istiridye, tavuk kanadı, yavru fok, büyük kayıp değil. | Open Subtitles | طفل محاره. أجنحة دجاج أطفال الفقمه. لا خساره كبيره |
| Neyse, bu fok balığımsı şeye bakıyorduk. | Open Subtitles | "لا يهم حقاً" على أية حال, كنا ننظر إلى تلك الفقمه/أسد البحر |
| Bana deniz aslanı ve fok arasındaki farkı öğretmişti. | Open Subtitles | علّمني الفرق بين أسد البحر و الفقمه |
| KANADA fok AVCILIĞI | Open Subtitles | صيد الفقمه الكندي |
| Ve bir fok balığı elini kopardı. | Open Subtitles | ثم تقضم الفقمه يداه |
| Buster, fok korkusunun üstesinden gelir. | Open Subtitles | تغلب (باستر) على خوفه من الفقمه |