| Köylüler bu topraklarda adamlarının kemik parçalarını yıllar boyunca toplayacaklar. | Open Subtitles | الفلاحون سيجمعون بقايا عظام رجالك من هذه الحقول لعقودٍ قادمة |
| Köylüler onları hiç dikkate almadığınızı hissediyorlar. | Open Subtitles | الفلاحون يَشْعرونَ أنت لَيْسَ لَكَ إعتبارُ لهم. |
| Köylüler artık vergi vermiyor. | Open Subtitles | لم يعد الفلاحون يدفعون الضرائب، لا ضرائب على الأرض ولا جباية |
| Sigorta ortaklarımızı ikna ettik ve nisan ayında çiftçiler yeniden ekim yaptı. | TED | لذلك أقنعنا شركائنا وبعد ذلك في إبريل، أعاد هؤلاء الفلاحون الزراعة |
| köylülerin hikayeleri... sarmısakla... haçlarla... kalbe saplanan kazıklarla ilgili batıl inançlar. | Open Subtitles | الفلاحون فقط كانوا يروجون خرافات عن الثوم الصلبان |
| O Köylüler, çok uzun zamandır yolunuzda duruyorlar. | Open Subtitles | منذ أمد طويل جدا هؤلاء الفلاحون وقفوا ضدك |
| Nicedir bu Köylüler size karşı direndiler. | Open Subtitles | منذ أمد طويل جدا هؤلاء الفلاحون وقفوا ضدك |
| O Köylüler, çok uzun zamandır yolunuzda duruyorlar. | Open Subtitles | منذ أمد طويل جدا هؤلاء الفلاحون وقفوا ضدك |
| Yalnız Köylüler de değil arka çıktığın, hayır işlerinden etkilenen soylular da aynı şekilde. | Open Subtitles | . وليس فقط الفلاحون . البعض من النبلاء أنت دافعت عنهم . سيطرت عليهم بأفعالك الخيرية |
| Kasabalılar, Köylüler, genel olarak insanlar ve ateşli genç kızlar! | Open Subtitles | أيها القرويون و الفلاحون عموم الناس و الراقصين |
| Çünkü, yazılı olan o 12 maddede, Köylüler, köpeklerden bile daha az saygı gördüklerinden şikayet ediyorlardı. | Open Subtitles | الفلاحون اشتكوا في 12 مقالة أنهم يعتبروا أقل من كلابنا |
| Köylüler, bu süreçten geçmedikleri sürece onları kadın saymaz. | Open Subtitles | الفلاحون لا يعتبروهم أناث حتى يمروا خلال هذه العملية |
| Babası prens, geçen gün vefat etti, Köylüler de bu durumdan faydalanıyor. | Open Subtitles | والدها الأمير وافته المنية البارحة ولقد كان الفلاحون يستغلون الوضع. |
| Köylüler onu dışarı çıkardıktan sonra öldürüp kulübesini yakıp kül etmiş. | Open Subtitles | الفلاحون قاموا بتخديره , وقتوله واحرقوه كوخه حتى لم يتبقى شئ الا رماد |
| Prusyalı Köylüler dedi ki, ''Bunları yemeye köpekler bile yanaşmıyor. | TED | ولكن الفلاحون البروسيون قالوا لايمكننا إجبار الكلاب على أكل هذه الأشياء - البطاطا - |
| Köylüler de ona eşlik ediyormuş, köyden köye... | Open Subtitles | لقد رافقه الفلاحون من قرية إلى أخرى |
| Bir, Köylüler toprakların sahibi olacak. | Open Subtitles | أولاً, الفلاحون سيمتلكون الأرض |
| çiftçiler daha üretken olduklarında, daha çok para kazanırlar ve yoksulluktan kurtulurlar. Topluluklarını besler ve çevresel baskıları azaltırlar. | TED | عندما يصبح الفلاحون أكثر إنتاجية، سيجنون مال أكثر، ويتغلبوا على الفقر. يطعموا مجتمعاتهم ويقللوا الضغوط البيئية. |
| Ödeme yolunu. çiftçiler zaman içerisinde azar azar ödüyorlar, çoğu masrafımız karşılanıyor. | TED | يدفع الفلاحون لنا جزء جزء مع مرور الوقت، ويغطوا معظم نفقاتنا. |
| köylülerin hikayeleri... sarmısakla... haçlarla... kalbe saplanan kazıklarla ilgili batıl inançlar. | Open Subtitles | الفلاحون فقط كانوا يروجون خرافات عن الثوم الصلبان |
| O günlerde, insanlar köylülerin daha iyisini hak ettiğini düşünmüyordu. | Open Subtitles | في تلك الأيام، الناس لم يفكروا ان الفلاحون إستحقوا أفضل من ذلك |