| Tercih, hizmetlerin derhal sekteye uğramasıyla beş yıl sonraki bir yaş sarsıntısı arasında. | Open Subtitles | الخيار بين وقف الخدمة الفوري أو رفع السن بعد خمس سنوات من الآن |
| Kaderin cilvesi, kendimi bir grup Fransız General'in ortasında bulurken onların derhal teslim olmalarını sağladım ve bu beni bir kahraman yaptı. | Open Subtitles | ومصادفةً، قد هبطت على مجموعة من الجنرلات الفرنسيين، آل ذلك إدى الاستسلام الفوري للعدو، وجُعِلتُ بطلاً. |
| Şehrimizde ihmal edilmiş Acil ilgimize ihtiyaç duyan bölgeler var. | Open Subtitles | هناك مناطق في مدينتنا تحتاج اهتمامنا الفوري , مناطق إهمال |
| Bu Acil memnuniyet sorununun zaman ve tasarruf ile ne ilgisi var? | TED | ما علاقتها بالزمن والمدخرات، وقضية الإشباع الفوري هذه؟ |
| Aslında sizi tanımıyorum ve yolu kapatmışsınız ayrıca elinizde şu anında beton olan garip şeyden tonlarca var, yani... | Open Subtitles | حسنا، أنه فقط أنا لا أعرفك و أنت وأنت لقد أغلقت طريق و لديك طن من الاسمنت الفوري المخيف فإذا |
| Gezgin 4022 hainlikten suçlu bulundunuz ve cezanız ani yazılımla öldürülmeniz. | Open Subtitles | المسافر 4022، تمت إدانتك بالخيانة، وعقوبة الخيانة هي الموت بالاستبدال الفوري. |
| Metropolis halkı acilen sığınağa gitmeleri konusunda uyarıldı. | Open Subtitles | وحذر سكان متروبوليس لاتخاذ المأوى الفوري. |
| Anlık mesajı kapatabilirsiniz, ama yöneticinizi gizleyemezsiniz. | TED | يمكنك إخفاء التراسل الفوري لا يمكنك إخفاء مديرك. |
| Konsolos sizden rica ediyorum, emir verin derhal Roma'daki tutuklamaları durdursunlar. | Open Subtitles | سيادة السفير سأكون ممتناً جداً للوقف الفوري للإعتفالات في روما |
| Fransız Donanması'nın derhal göstereceği desteğe büyük ihtiyaç var. | Open Subtitles | من أن الدعم الفوري من البحريه الفرنسيه مطلوبه |
| Herhangi bir rahatsızlık yaratanlar, polis tarafından derhal tutuklanacaktır. | Open Subtitles | أيّ إضطراب سيخضع للإعتقال الفوري من قبل شرطة النقل |
| Herhangi bir rahatsızlık yaratanlar, polis tarafından derhal tutuklanacaktır. | Open Subtitles | أيّ إضطراب سيخضع للإعتقال الفوري من قبل شرطة النقل |
| derhal yaşayacak olmayabilirsin ama hepimizin kaderi bu. | Open Subtitles | قد لا يكون مستقبلك الفوري ولكن هذا ما نشترك فيه جميعا. |
| İster Acil memnuniyet hakkında düşünün, ya da çikolatalar ile muzları, şimdi tasarruf yapmak acı verir. | TED | إذا كنتم تفكرون حول الإشباع الفوري والشكولاتة مقابل الموز، ذلك فقط مؤلم الآن. |
| Acil olarak orayı boşaltmalarını sağla... 653-216 koordinatlarına yakın olan bölgeyi... | Open Subtitles | إبدأوا بالاخلاء الفوري التنسيق قرب الشبكة |
| Planımıza göre hepsinin Acil durum inişine geçmesi lazım. | Open Subtitles | يحتاج السيناريو إلى الجميع لتنفيذ الهبوط الفوري العاجل |
| Ona ya bize katılması ya da anında tutuklanması seçeneklerini ver, anladın mı? | Open Subtitles | أعطه الخيار لينضم إلينا أو ضعه تحت الإعتقال الفوري , أتفهم ؟ |
| Delinme, beynin ön taraftaki tabanına kadar devam etmiş olmalı, bu da, anında ölmesine neden olmuş. | Open Subtitles | إلى القاعدة الداخلية للدماغ ويسبب الموت الفوري |
| Fizikçiler, 1980'lerde anında zamanda yolculuğa ilişkin çok önemli teorik çalışmalarda bulundular. 1980'lerde | Open Subtitles | قام علماء الفيزياء بالكثير من العمل النظري المهم على تجربة السفر الفوري عبر الزمن في الثمانينيات |
| Çok azının etkisi yok. Fazlası ani ölüme yol açıyor. | Open Subtitles | القليل لا يؤثر والكثير يسبب الموت الفوري |
| Kara Şahin, değerli bir yük taşıyan sivil bir çocuğun acilen tahliyesi gerekiyor. | Open Subtitles | صقر جيشِ الأسودِ طَلبَ. الفوري يَطْردُ للولدِ المدنيِ بالشحنِ الثمينِ. |
| Daha önce hiç bu kadar bağlı, sürekli, Anlık, genç olmamıştık. | TED | لم يسبق لنا أبداً أن كنا بهذا التواصل بهذا الشكل المستمر و الفوري و بأعمار شابة |
| - Stephen? Telekinezi. Ve Işınlama. | Open Subtitles | التحريك الذهني والتنقل الفوري. |
| Işınlanmak bir yana vücudumu hareket dahi ettiremiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى تحريك جسدي... فما بالك بالانتقال الفوري |