| fizikçiler bazen evreni bazı noktalardan ele alıyorlar, örneğin, temel yapı taşları olarak: uzay, zaman ve kütle. | TED | أحيانًا يأخذ الفيزيائيون بعض جوانب الكون كلبنات أساسية: المكان والزمان والكتلة. |
| fizikçiler ve filozoflar fiziğin ilginç bir şekilde soyut olduğunu gözlemlediler. | TED | وكثيرًا ما لاحظ الفيزيائيون والفلاسفة أن الفيزياء مجردة بشكل غريب. |
| Bu kuantum mekaniğinin alanı ve fizikçiler ve kimyagerlerin bu işe girişmeleri ve adapte olmaları uzun zaman aldı. | TED | هذا هو مجال ميكانيكا الكم، و لقد أمضى الفيزيائيون و الكيمائيون وقتاً طويلاً لمحاولة الاعتياد على ذلك. |
| fizikçiler ikincisini, yani maddenin evrendeki en küçük şey olan temel parçacıktan yapıldığını buldular. | TED | وجد الفيزيائيون المذكور آنفاً، فالمادة تتكون من جسيمات أولية، هي أصغر الأشياء في الكون. |
| Fizikçilerin ve astronomların karanlık maddeyi aramak için birçok yöntemleri var. | TED | حسنًا، يمتلك الفيزيائيون والفلكيون العديد من السبل للبحث عن المادة المظلمة. |
| Tabi ki, diğer fizikçiler ve ben bu tür şeylerde çalışırken, matematik karanlık labirente benzetilebilir. | TED | طبعا عندما يقوم الفيزيائيون مثلي بدراسة هذه الاشياء.. باستخدام علم الرياضيات، الحساب قد يكون شبيه بالمتاهة المظلمة. |
| Aynı zamanda biz fizikçiler kendimizi quantum ve görelilik teorilerini anlamakla, bunlari birleştirmekle, üzerine yeni şeyler inşa etmekle meşgul ediyoruz. | TED | في الوقت ذاته، نحن الفيزيائيون كنا منشغلين لمحاولة فهم وبناء ودمج اكتشافات نظرية الكم و النظرية النسبية. |
| fizikçiler de karanlık maddeye dair bir belirti yakalamak için laboratuvarlarında yeni ve daha hassas deneyler yapıyorlar. | TED | يقوم الفيزيائيون أيضًا بعمل تجارب جديدة أكثر حساسية لمحاولة اكتشاف أي أثر للمادة المظلمة في مختبراتهم. |
| Eh, bugün fizikçiler, sahip olduğumuzdan eminler ve Herşeyin Teorisini arayış macerasına | Open Subtitles | حسناً الفيزيائيون اليوم واثقون بأننا جاهزين ونحن فى تقدُّم |
| Onlarca yıl, fizikçiler parçacıkları çok yüksek hızlarda birbirleriyle çarpıştırarak, çarpışma anında görünen | Open Subtitles | الفيزيائيون كانوا يستكشفون سلوك الجزيئات المجهرية بتحطيمهم سوية فى سرعات عالية |
| fizikçiler, String teorisini tozlu raflarda bırakarak, doğanın kuvvetlerinin de parçacıklar yoluyla açıklanabileceği yolunda şaşırtıcı ve tuhaf bir öngörüde bulundular. | Open Subtitles | تاركين نظرية الخيط فى التراب, صنع الفيزيائيون تنبؤ مذهل وغريب: أن قوى الطبيعة |
| Onyıllardır fizikçiler atomların içindeki en küçük yapıtaşlarının nokta parçacıklar olduğuna inandılar. | Open Subtitles | لعقود,اعتقد الفيزيائيون أن أشد القطع صغراً داخل الذرة كانت جزيئات نقطية. |
| Teorik fizikçiler "şutlanmaz" ama evet. | Open Subtitles | نظريا، الفيزيائيون لا يُحجرون لكن معك حق |
| Dünyanın her yerinden fizikçiler kara delik davranışlarını inceliyor. | Open Subtitles | الفيزيائيون من جميع أنحاء العالم يدرسون سلوك الثقوب السوداء |
| fizikçiler zamandaki tüneller hakkında uzun süredir düşünüyordu. | Open Subtitles | الفيزيائيون كانوا يفكرون أيضاً فى أنفاق الزمن |
| Geçen yüzyılda, fizikçiler tüm maddelerin | Open Subtitles | في القرن المنقضي توصل الفيزيائيون إلى أن كل المواد مبنية |
| fizikçiler ne aradıklarınır anlamaya başlar | Open Subtitles | بعد دراسة الآلاف من تلك الأحجية، بدأ الفيزيائيون فى فهم ما كانوا ينظروا إليه. |
| Nörolog ve fizikçiler öyle olabileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | أطباء الأمراض العصبية و الفيزيائيون , قد يقولون ذلك |
| fizikçiler size zamanın var olmadığını söyler zaman insanların yarattığı deneyimlerini sıralamak ve düzenlemek için buldukları bir şeydir. | Open Subtitles | الفيزيائيون سيخبروك أن الوقت لا وجود له لأنه من صنع البشر يستخدم لتنظيم التجارب اليومية وجدولة الحياة |
| Ve arka planda görünen, yerdeki kara noktacıklar çizgisi de Fizikçilerin çalıştıkları buz kampı. | TED | وخط النقاط السوداء التي ترون في الخلفية، هذا هو مخيم الجليد حيث يعمل الفيزيائيون. |
| Bunu, Fizikçilerin zarf arkası hesaplama deyişine uygun şekilde göstermeme izin verin. | TED | دعوني أوضح ذلك بما يسميه الفيزيائيون بالحسابات على ظهر المظروف |