| Ama harcadıktan sonra da onu yakalamak oldukça zor olacak. | Open Subtitles | لكن سيكون من الصعب القبض عليه إلا إذا قام بذلك .. أمر مثير للسخرية |
| Pekâlâ, adam burada yakalandı. Yani ülkenin diğer ucundan gelmiş. | Open Subtitles | حسناً تم القبض عليه هنا هذا يعني بأنه عبر البلد |
| Adam zimmetine mal geçirdi. tutuklandı. Kefaletle serbest kalmaya çalıştı ve hapishaneye girdi. | Open Subtitles | لقد اختلس وألقي القبض عليه حاول ألا يدفع غرامة وبعد ذلك ذهب للسجن |
| ...sadece Levazım Deposunda bir teğmen olduğu ortaya çıkan kişi sinemada yakalanmış. | Open Subtitles | من كنا نعتقد أنه ملازم فقط فى خدمة مستودع الامدادات قد تم القبض عليه فى السينما |
| Mahkemenin atadığı avukatı, tutuklama evrakında bir hata bulmuş, ve savcıya dosyayı mühürletmiş. | Open Subtitles | المحكمه عينت محامياً اكتشفت خطئاً في اوراق القبض عليه وجعل المدعي يغلق القضيه. |
| Bu sabah tutuklanmış. Artık sabıkası var. - Bunu biliyoruz. | Open Subtitles | كنت محقاً، فقد تم إلقاء القبض عليه هذا الصباح واحتجز. |
| Son derece tehlikeli ve çok büyük ihtimalle silahlı. O yüzden yakalamaya kalkışmayın. | Open Subtitles | إنه خطير جدّاً، ومن المرجّح أن يكون مسلّحاً، لذلك لا تحاولوا القبض عليه |
| onu yakalamak için yerimizdeydik ama sen onun gitmesine izin verdin. | Open Subtitles | كنا بوضعٍ يمكّننا من القبض عليه, وأنت تركته يفلت. |
| Ama şimdi Higuchi'nin Kira olduğunu biliyoruz ve tek yapmamız gereken onu yakalamak. | Open Subtitles | لكننا نعلم الآن أن هيغوتشي هو كيرا. كل ما علينا فعله الآن هو القبض عليه |
| Ama siz onu yakalamak için hiçbir şey yapmıyorsunuz şerif. | Open Subtitles | وأنتَ لا تفعل شيئاً لإلقاء القبض عليه أيها القائد |
| Pekala, adam burada yakalandı. Yani ülkenin diğer ucundan gelmiş. | Open Subtitles | حسناً تم القبض عليه هنا هذا يعني بأنه عبر البلد |
| Adam okul bölgesinde gizli bir polise iki kez ot satmaya çalışırken yakalandı. | Open Subtitles | لقد تم إلقاء القبض عليه وهو يبيع الحشيش لشرطي مُتخفي بساحة مدرسة مرتين |
| 2004 yılında, bir FBI muhbir operasyonunun parçası olarak yakalandı. | TED | تم إلقاء القبض عليه في 2004 من قبل مكتب التحقيقات الفدرالي. |
| Neyse ki zorla giren kişi yakalandı, tutuklandı ve mahkemeye çıkarıldı. | TED | ولحسن الحظ، فقد توجهت إليه التهمة بعد أن أُلقي القبض عليه واعتُقل. |
| Bu yüzden ilk önce tavuk hırsızları yakalandı ve onlar tutuklandı. | Open Subtitles | هكذا اشتعلت أولا لص الدجاج وألقينا القبض عليه |
| Sonunda yakalanmış ve içeri tıkılmış,fakat bu yıl şartlı tahliye olmuş ve büyük ihtimalle serbest kalacak. | Open Subtitles | أخيرا ، تم إلقاء القبض عليه لكنه ربما يحصل على إطلاق سراح مشروط في وقت لاحق من هذه السنة |
| tutuklama emrini çıkartalım. | Open Subtitles | السيد المحامي العام لايمكنه الانتظار اكثر سأعد مذكرة بسرعة القبض عليه |
| Beş yıl önce bir modern sanat sergisine davetsiz katılmaktan tutuklanmış. | Open Subtitles | منذ خمس سنوات تم القبض عليه لقيامه بتحطيم معرض للفن الحديق |
| Ve onu yakalamaya çalışan polis'i öldürdü... Ama yakalandı ve cezasını çekti Hikayenin sonu. | Open Subtitles | قتل الشرطي الذي حاول القبض عليه فتم اتهامه، و قضى مدته |
| Mantıklı bir sebep olmadan, onu tutuklamak zor olacaktır. | Open Subtitles | إذا لم يكن بحوزتنا سبب منطقي سيكون من الصعب إلقاء القبض عليه |
| - Görünüşe göre, kocasının onu tutuklamaya geldiğini uyuşturucu satıcısına haber vermiş. | Open Subtitles | لقد قامت بتحذير تاجر المواد الممنوعة بأن زوجها سيلقي القبض عليه |
| Yakayı tekrar ele verdiğinde müebbet yemişti. | Open Subtitles | عندما يلقون القبض عليه في المرة القادمة سيحتجزونهمديالحياةبسببهذهالثلاثسوابق. |
| Sen, yakalanıp da mutlu olan ilk ve tek kaçakçısın. | Open Subtitles | أنت المهرب الأول الذي يسعر بالسعادة حينما يتم القبض عليه |
| Bir kaç kere yasadışı türleri ülkeye sokarken yakalandığı oldu. | Open Subtitles | تم القبض عليه لتهريب أنواع غير قانونية للبلاد عدة مرات. |
| Eğer onunla yakalanırsa, krallık onu son kuruşuna kadar harcar. | Open Subtitles | لو تم القبض عليه بها، التاج سيقوم بمصادرة كل بنس. |
| Bazı hukuk analistleri, tutuklanmasını insan haklarının ihlali olarak görüyor. | Open Subtitles | بعض محللين القوانين يجدوا القبض عليه ضد حقوق الانسان. |