| Sana karşı sert olmam gerektiğini düşündüm böylece sonun annen gibi olmayacaktı. | Open Subtitles | خلت أنه يجدر بي القسوة عليكِ لكي لاينتهي بكِ المطاف مثل والدتكِ |
| Soruları sorarken biraz sert davranmış olabiliriz... ama nasıldır bilirsiniz Teğmen. | Open Subtitles | وربما قد وجّهنا له بعض الأسئلة بشئ من القسوة, انت تعرف كيف يحدث هذا ايها المحقق ؟ |
| Bunların kimisi acımasız, kimisi öfke doluyken; bazıları sevecen, bazıları da bilgedir. | TED | احيانا يعد من القسوة .., احيانا يعد من الاساسيات احيانا يعد من التسامح واحيانا من الذكاء |
| Güreşmeye zorlamak bir şey değildi ama saçlarını kesmek zalimlik. | Open Subtitles | لا بأس بإجبارهما على المصارعة لكن من القسوة قصّ شعرهما |
| Ama o öldüğünde bunun çok zor olacağına ve kafanı karıştıracağına karar verdim. | Open Subtitles | لكن عندما ماتت ، فقد رأيت أن إخبارك بالحقيقة سيكون شديد القسوة و الإرباك عليك |
| Ama nasıl bu kadar zalim olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | الذي لا أفهمه هو كيف لكِ أن تكوني بهذه القسوة. |
| Bu zulüm de bir nimet oldu, çünkü oğlum hakkında gerçekten nasıl hissettiğimi görmeliydin, onu sevmeyi hiç bırakmadım. | Open Subtitles | كانت تلك القسوة أيضا نعمة, لأنك حصلت على رؤية كيف أشعر حقا تجاه ابني, لم اتوقف عن حبه ابدا. |
| Bütün ilkel uluslardan toplanmış... vahşi paralı askerler ve savaşçılar... acımasızca yakıp yıkmaya ve bizi fethetmeye... azmetmişti. | Open Subtitles | المرتزقه والمحاربون المتوحشون من كل الأمم الشرسه، مُصمّمون على القسوة |
| Bu acımasızlık ve kaos. Dedektifler yanılıyor. Ne yapıyordun? | Open Subtitles | إنها القسوة و الفوضى المحققان خاطئان، ماذا كنت تحاول أن تفعل؟ |
| Yurttaşlık Komitesi. O çocuğa o kadar sert vurmak istememiştim. | Open Subtitles | لم يكن قصدي القسوة عليه خلال اجتماع لجنة المواطنين |
| Ona bir keresinde ...üç dikiş attıracak kadar sert vurduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انك ضربت مرة جيل من القسوة بحيث جعلت في وجهها ثلاثة غرز |
| Yarışlar file çorap giyip sert bir lakap bulmaktan çok daha fazlasıdır. | Open Subtitles | هنالك ما هو أكثر بالنسبة للسباق مِن القسوة واختيار اسمٍ قاسي. |
| Ama daha derin pişmanlıklara gelince bu daha acımasız ve düşünmeden söylenmiş bir tavsiye halini alıyor. | TED | لكن يبدو الأمر كأنه نوع من القسوة أو إقتراح عفوى عندما يأتي الأمر لندم أكثر شدة وعمق. |
| Ancak onların intikamının... bu kadar acımasız ve adaletsiz bir şekilde alınmasını istemezdim. | Open Subtitles | ولكنى لآ أرغب فى ألإنتقام لموتهم... ... من قبل نظام بمثل هذه القسوة |
| Hepsi de bu hayatta son olarak ne kadar acımasız olabileceğimi öğrenecek. | Open Subtitles | آخر شيء سيعلمونه كلهم هو إني ممكن أن أكون بالغة القسوة |
| Sanki dudaklardan bir zalimlik okunuyordu. | Open Subtitles | يمكن للمرء أن يقول أن هناك لمسة من القسوة في الفم |
| Eğer zalimliği görmezden gelirsek, her yerde daha çok zalimlik olur. | Open Subtitles | إذا تجاهلنا القسوة فى المقام الاول هذا سيجعلها مقبولة فى كل مكان |
| İtiraf etmesi hatta duyması zor gelebilir ama bence onunlayken, onsuz olacağımızdan çok daha güvendeydik. | Open Subtitles | ربما قد يكون من القاسى الإعتراف , أو من القسوة سماع ذلك لكنى أعتقد أننا كنا أكثر أماناً معها |
| Bozulup yaralanıyoruz çünkü tanrılar zalim ve nefret dolu. | Open Subtitles | نحن نذوي ونذبل لأن الآلهة لا تخلو من القسوة والبغضة |
| zulüm yeni bir şey değil ama çevrimiçi, | TED | بالنسبة للبعض لا تعتبر القسوة شيئا جديدا |
| Doğrusunu söylemek gerekirse, eve döndükten sonra siz insanların bana davranışlarına acımasızca demeliyim. | Open Subtitles | ، لو تم قول الحقيقة أما القسوة ما عاملتموني بعد أن عدت أدراجي للديار |
| Ama gözünü açmanın acımasızlık olacağını düşündüm. | Open Subtitles | وعلى الرغم من ذلك, بدا لى من القسوة ان اضايقها |
| Kötü ve zalimce davranan popüler çocuklar. | Open Subtitles | هم من الشباب المشهورين بالحقارة و القسوة |
| Sana yapılanlar sadece gaddarlık olsun diye yapılmış şeylerdi. | Open Subtitles | إن ما ارتُكب في حقك كان قسوة لأجل القسوة المجردة |
| Fakat zulmü bilmeyeceklerdi, ya da ihaneti, ya da intikamı. | Open Subtitles | ولكنهم لايعلمون شيئا من القسوة أو الخيانة أو الإنتقام |
| Yani kadim ve gaddar, kendine ve düşmanına karşı merhametsiz. | Open Subtitles | نظام شديد القسوة عفا عليه الزمن مجرد من الشفقة على العدو أو على النفس |
| Kendine karşı bu kadar katı olma, Kevin. Sen daha fazlasını istiyordun. | Open Subtitles | لا تكن بهذه القسوة على نفسك يا كيفين أنت أردت شىء أكثر |
| Nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تكون بهذه القسوة ؟ |