| Gelecek bölüm, av buz tutmuş kuzeyde, Kuzey Kutbu'nda devam edecek. | Open Subtitles | في الحلقة التالية الصيد سيكون في الشمال المتجمّد القطب الشماليّ الكنديّ |
| Kız kardeşimle geldim çünkü nişanlım Kuzey Kutbu'nda buz kütlesi sorunuyla uğraşıyor. | Open Subtitles | وأنا هنا برفقة أختي، لأنّه ذهب إلى القطب الشماليّ لتدبر مشكلة تفشّي الطبقات الجليديّة. |
| Beyler, bizi Kuzey Kutbu'na yollama ihtimalinize karşı birkaç eşya alayım ve de çocuklarımı bulmalıyım. | Open Subtitles | يا صـّاح, أريد أن أوضبّ بعض الملابس في حال أن أرسلونا إلى القطب الشماليّ وانا أريد العثور على أطفاليّ |
| Baharda güneş yüzünü Kutuplara çevirince Dünya'daki en büyük mevsimsel değişikliği başlatır. | Open Subtitles | حين تعاود الشمس ظهورها في ربيع القطب الشماليّ تطلق أكبر التغيّرات الموسمية على وجه الأرض |
| Her yaz, kutup ayıları av sahalarını buzdan denize taşıyarak değişen Kutuplara ayak uydurmak zorunda. | Open Subtitles | على الدببة القطبيّة التأقلم مع تغيّرات القطب الشماليّ كل صيف بنقل ميادين صيدها من الجليد إلى البحر |
| Burada, Kuzey Kutbu'nda, en üstün yırtıcı kutup ayısıdır. | Open Subtitles | هنا في القطب الشماليّ أقوى المفترسين هو الدبّ القطبي |
| Kutup ayıları, Kuzey Kutbu'ndaki belirgin iklim değişiklikleri ile başa çıkmak için diğer yırtıcılardan daha çok evrimleşti. | Open Subtitles | تأقلم الدبّ القطبيّ على التغيّرات الكبيرة في فصول القطب الشماليّ بشكلٍ أفضل من أي مفترس آخر |
| O, Kuzey Kutbu'ndan bir kar tanesi. | Open Subtitles | إنها رقاقة ثلج من القطب الشماليّ |
| Kuzey Kutbu'nda kış. | Open Subtitles | الجزء الأقصى من القطب الشماليّ شتاءً |
| İki yıl önce Amerikan Nautilus deniz altısı San Francisco körfezinde Kaya'nın çok yakınından geçerek Kuzey Kutbu'na gitti. | Open Subtitles | مُنذ عامين مرّت غوّاصة (نوتالاس) الأمريكية من خليج (سان رانسيسكو). على مسافة قريبة من الصخرة، في طريقها إلى القطب الشماليّ. |
| Her yıl 30 milyondan fazla küçük dalıcı martı Kutuplara gelmekte. | Open Subtitles | يأتي سنويًا ما يزيد على 30 مليون طائر أوك صغير" إلى القطب الشماليّ" |