| Nükleer bombalar önde duran aracın içinde. | Open Subtitles | أترين السيارة في المقدمة؟ القنبلتان فيهما |
| Pekala, yanlış düşünmüşsün. bombalar artık bende. Tahmin edebildin mi, Deak? | Open Subtitles | كنت مخطأً، القنبلتان بحوزتي احزر ماذا سأفعل؟ |
| Birbirleriyle zaman içinde iletişim kurmak için çok uzaklar; öyleyse bu bombalar nasıl birinin patlarken diğerinin patlamadan kalacağı bir durum yaratıyorar? | TED | إنهما بعيدتان جدا ليمكنهما التواصل مع بعضهما البعض في الوقت المناسب، فكيف تتآمر القنبلتان دائمًا بحيث تنفجر واحدة والأخرى لا تنفجر؟ |
| bombaların yerlerini söyledikleri anda, içeri gireriz ve bu iş biter. | Open Subtitles | باللحظة التي يشيرون فيها إلى مكان القنبلتان نتحرك وننهي هذا |
| Bu bombaların olduğu rıhtım olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون هذا الرصيف حيث توجد القنبلتان |
| Baylar, şu bombalar bulunmadığı sürece, korkarım parayı ödeyeceğiz. | Open Subtitles | حسناً أيها السادة .... إذا لم يتم العثور على القنبلتان . سنكون مطالبين بدفع ثمنهم بكل أسف |
| Amerika'nin Hirosima ve Nagazaki'ye attigi bombalar. | Open Subtitles | "القنبلتان اللتان ألقتهما "أمريكا "على "هيروشيما" و "ناغازاكي |
| Nükleer bombalar gitmiş. | Open Subtitles | اختفت القنبلتان النوويتان |
| - bombalar masada. - CTU, ben Doyle. | Open Subtitles | القنبلتان على الطاولة |
| bombalar burada. | Open Subtitles | القنبلتان اليدويتان هنا |
| Hadi, bize bombaların yerini söyle. | Open Subtitles | هيا أطلعونا على مكان القنبلتان |