|                Bu adam kendini bir kitap serisi içinde Dünya'ya yüklemenin bir yolunu bulur.                 | TED |                 لذا تخيل طريقة لتحميل نفسه في بيئته في سلسلة من الكتب في الحقيقة                 | 
|                Siyahi okullar için elden düşme kitaplarımız ve her şey elden düşme olsa da kitap büyük bir ihtiyaçtı.                 | TED |                 وعلى الرغم من أن الكتب التي كانت بحوزتنا قديمة ومُنحت لمدارس السود وكل شيء قديم ومستعمل، كان احتياجًا عظيمًا.                 | 
|                "ı düşündüm. Lise son sınıftayken, genç okuyucular için kitaplar yazmaya başladım.                 | TED |                 وبدأت كتابة الكتب للقراء الصغار عندما كنت في السنة الأخيرة من الثانوية.                 | 
|                kitaplar beni bir zamanlar olduğum o içine dönük çocukluktan kurtardılar.                 | TED |                 لقد أنقذت الكتب تلك الطفلة الانطوائية, الخجولة التي كنتها فيما مضى.                 | 
|                O kitapları yırtıp atmamız ve diğer seçeneklere bakmaya başlamamız gerekebilir ve gerçeği aramak için açık fikirli olmamız gerekebilir .                 | TED |                 ربما يجب علينا ان نمزق تلك الكتب و البدء بالبحث عن خيارات اخرى و ان نصبع منفتحين نحو الحصول على الحقيقة                 | 
|                Eğer dağ tırmanışı yapan, zorlu dağlara tırmanan insanların kitaplarını okuyorsanız, bu kitapların sevinç ve mutluluk anlarıyla dolu olduğunu mu düşünüyorsunuz?                 | TED |                 إذا قرأت كتباً عن أشخاص تسلّقوا جبالاً ، جبالاً صعبة ، هل تعتقد أنّ هذه الكتب مليئة بلحظات البهجة و السعادة ؟                 | 
|                Hayır. Ben duyarlı biriyim, şu kitap düşkünü tiplerden. Sen çaldın mı?                | Open Subtitles |                 لا ، أنا حساس ، من النوع الذي يحب الكتب أنتِ ؟                | 
|                Her odaya bir tane. Ve kitaplıklar. Etrafta kitap olmasını severim.                | Open Subtitles |                 سيكون هناك واحدة بكل حجرة ومكتبات ، احب الكتب بكل مكان                | 
|                - O'na sadece kitap sattım, hepsi bu. - Ne tür kitaplar?                | Open Subtitles |                 ـ لقد بعت لها بعض الكتب فقط ـ أي نوع من الكتب؟                | 
|                Rose, ne kadar çok kitap biriktirdin değil mi yıllardır?                | Open Subtitles |                 روز, كم من المدهش عدد الكتب الذى تراكم عبر السنين؟                | 
|                Bazı kitaplar çok tanıdık sanki tekrar evde olmak gibi.                | Open Subtitles |                 بعض الكتب مالوفه قرائتها كما لوكني في موطني من جديد                | 
|                Benim bunlar gibi bir çok kitabım var. Böyle kitaplar okumazsan, ufkunu geliştiremezsin.                | Open Subtitles |                 لدي عديد الكتب هنا إن لم تقرأ كتب كهذه فلن تستطيع توسيع عقلك                | 
|                "Bir yerde kitaplar yakılmaya başlandıysa, nihayetinde insanlar da yakılacaktır."                | Open Subtitles |                 عندما يبدءون بأحراق الكتب فسيقومون بأحراق الأنسان فى نهاية المطاف                | 
|                - Şşş. Evet, Marion'a kitapları anlatın da gidelim artık.                | Open Subtitles |                 الآن، حدّثي ماريون عن الكتب لنتمكّن من الخروج من هنا                | 
|                Bana indirim yapıyorlar. Benim alanımla ilgili çok kitapları var.                | Open Subtitles |                 أحصل على تخفيض وهناك قسم كامل من الكتب في مجالي                | 
|                Bana indirim yapıyorlar. Benim alanımla ilgili çok kitapları var.                | Open Subtitles |                 أحصل على تخفيض وهناك قسم كامل من الكتب في مجالي                | 
|                Ayrıca bu kitapların hiçbirinde sebepten bahseden bir şey yok.                | Open Subtitles |                 ولا يوجد شئ في هذه الكتب يساعدني علي فهم السبب                | 
|                Fakat Braille dijital kitaplardan yıllar önce dijitale geçti, 1980 yılların sonunda o hazırdı, neredeyse 30 yıl önce.                 | TED |                 ولكن لغة برايل أصحبت رقمية منذ سنين خلت قبل الكتب الرقمية، في بداية الثمانينات، أي قبل 30 سنة تقريبا.                 | 
|                - Bu habersiz bir ziyaret. - O kitaplara dokunma dedi.                | Open Subtitles |                 ــ هذه ليست زيارة مقررة ــ إتركه، قال لا تلمس الكتب                | 
|                Ama ben basit bir kütüphaneciyim. Dans etmeyi ancak kitaplarda okudum.                | Open Subtitles |                 لكنني مجرد أمينة مكتبة بسيطة، قرأت عن الرقص في الكتب فحسب                | 
|                Tüm bildiklerim kitaplardan geliyordu ve Fransız Devlet Tiyatrosu'ndaki harika bir Fransız aktris hakkında bir kitabı yeni bitirmiştim.                | Open Subtitles |                 كل معرفتى جاءت من الكتب و كنت قد انتهيت لتوى من قصة عن ممثلة فرنسية لامعة من الكوميدى فرانسيز                | 
|                Buna rağmen, çizgi roman okumaya devam ettim ve hatta kendim çizmeye başladım.                 | TED |                 بالرغم من ذلك، استمررت في قراءة الكتب المصورة، وحتى أني بدأت أصنعهم.                 | 
|                Bu çiftlikten gitmenin yolunu bulana dek kitaplarla idare etmeliyim.                | Open Subtitles |                 ريثما أجد سبيلًا للإنصراف عن هذه المزرعة، فأرضى بعالم الكتب.                | 
|                Şu kitabın için bayağı bir malzemen varmış gibi duruyor.                | Open Subtitles |                 حسناً. بالتأكيد تبدو وكأن لديك بعض من مواد تلك الكتب                | 
|                İşe bakın ki, kısa zaman sonra bu teoriyi, Knopf için üzerinde çalıştığım iki kitapta test etme şansına eriştim.                 | TED |                 والمثير للعجب، أنه سرعان ما أخضعت هذه النظرية للتجربة على اثنين من الكتب التي كنت أعمل عليها في نوف.                 | 
|                Her birinde beş kitaptan birisini okuyan garip tipli aynı kişi var.                | Open Subtitles |                 ،وعلى كل واحد منهم نفس قراءة غريب الأطوار هذا لإحدى الكتب الخمسة                | 
|                Ona dikkat etmedim. Fakat buraya sırf bir kitaba bakmak için gelmemiştir.                | Open Subtitles |                 لم أرَ، ولكنها لم تأتٍ لقراءة الكتب على الأرجح، أتذكر هذا الآن                |