| kütle o kadar ağır ki, gezegen yüzeyine doğru batıyor,.. | Open Subtitles | هنا الكتلة هائلة الثقل و هي تغوص داخل سطح الكوكب. |
| Bu kümede milyonlarca ya da on milyarlarca yıldız olabilir. Uzayı büken ve eğen dev boyutta bir kütle... | Open Subtitles | قد يكون بتلك الكتلة ملايين أو عشرات الملايير من النجوم, كتلة ضخمة جداً, ما تعمل على إنحناء وتقوّس الفضاء. |
| Moleküler kütlesi 180 ise glukoz, galaktoz veya fruktoz olabilir. | TED | الكتلة الجزيئية لـ 180 قد تكون للجلوكوز، الجالاكتوز أو الفركتوز. |
| kütlenin Korunumu Yasası, kütlenin ne yaratılabileceğini, ne de yok edilebileceğini söyler, bunun anlamı kahramanımızın büyüklüğünün değişmesi illa ki kütlesini değiştirmeyecek. | TED | قانون مصونية الكتلة ينص على أن الكتلة لا تخلق ولا تفنى، هذا يعني أن كتلة بطلنا لن تتغير لمجرد أن حجمه تغير. |
| Kümülatif kitle tahminlerine göre iki ayrı kurşunla karşı karşıyayız diyebilirim. | Open Subtitles | أجل , و استناداً لمعدّلات الكتلة التراكمية أظننا نبحث عن رصاصتين |
| Ama her şekilde bu Doğu Bloğu kızları sorun olabilirler. | Open Subtitles | على أي حال، فتيات هذه الكتلة الشرقية قد تكون مزعجة |
| İlk tahminim, bu çöp torbasındaki toplam kütle, tüm insanı kapsamaz. | Open Subtitles | كتخمين أولي الكتلة كاملة في هذا الكيس لا تساوي انسان كامل |
| Uzayı tamamen dolduran bir alanla ilişkili ve elektron gibi parçacıklara kütle veriyor. | Open Subtitles | إنه موصول إلى مجال يملأ كل الفضاء والذي يعطي الجسيمات مثل الإلكترون، الكتلة |
| kütle spektrometresine bağlı gaz kromotografı, birkaç pikogram fenetilamin tespit etti. | Open Subtitles | الغاز الكوموتوغرافى على اتصال لكاشف الكتلة الطيفية عدة بيكوجرام من الفينيثيلامين |
| kütle, ağırlık, hız, zaman, uzaklık, sürtünme veya rüzgarın püflemesi Git/Gitme'yi değiştirir. | Open Subtitles | وأية تغييرات في الكتلة والوزن والسرعة والوقت.. المسافة والاحتكاك.. أو هبوب هواء.. |
| Burada daha önce düşünülenden tam on kat daha fazla biyolojik kütle var. | TED | من الممكن أن نجد هنا 10 أضعاف الكتلة الإحيائية السمكية هنا عما كنا نعتقد وجوده. |
| Bu yıldızların muazzam kütlesi bütün yıldızları gökadanın içinde dairesel yörüngelerde tutar. | TED | وهذا الكم الهائل من الكتلة لكل هذه النجوم يبقي النجوم في مدار دائري في المجرة. |
| Hiç birşey görmediler ama bu karanlık madde parçacıklarının kütlesi ve etkileşme güçleri hakkında limitlerin ne olduğunu anlamamızı sağladı. | TED | لم يروا شيئا ، نعم ، ولكنها بينت حدود كمية الكتلة و مقياس تفاعل جسيمات تلك المادة المظلمة. |
| Her obje için, kütlenin objenin etrafında nasıl dağıldığını göz önüne alarak bütün kütlesinin ortalama konumunu belirleyebiliriz. | TED | في أي جسم، يمكننا تحديد الموقع المتوسط لمجمل كتلته مع الأخذ بعين الاعتبار كيف تنتشر الكتلة ضمن الجسم. |
| Ama yer çekimi, kütlenin biraz daha fazla olduğu bölgelerde epey sıkı çalıştı ve o bölgelere daha da fazla madde çekti. | TED | ولكن الجاذبية عملت بجهد في المناطق قليلة الكتلة وجذبت كتلة أكثر وأكبر إليها. |
| İnsanlardan oluşan sesli kitle, topluca yoğun şekilde paylaşılan çıkarın ifade edilmesiyle ve meşruluğun savunulmasıyla gücü yaratır. | TED | الكتلة الصوتية للشعب تخلق السلطة من خلال التعبير الكثافة الجماعية وتأكيد الشرعية. |
| Afrika Bloğu barış çözümü için yeni bir şart koştu. | Open Subtitles | الكتلة الإفريقية أضافت مؤخراً نص بند لقرار قوة حفظ السلام |
| Çünkü mümkün olan en küçük bölgedeki kütleyi göstermek istiyorum. | TED | لأني اريد أن أري الكتلة داخل منطقة صغيرة قدر الامكان |
| - Bir bloğun yarısını havaya uçurdun! - O blok zaten yıkılmak üzereydi. | Open Subtitles | تلك الكتلة تشوهت فَقدت الكثير من الدليلِ |
| Açının sinüsü ile yerçekiminin çarpımının kütleye bölünmesi ile buluruz. | Open Subtitles | إنه ناتج ضرب جيب الزاوية و الجاذبية مقسوماً على الكتلة. |
| 2. Bölük tam anlamıyla rahat durumda değil. | Open Subtitles | الكتلة الثانية ليست فى وضع الانتقاء الآن |
| Bu enerji sınırından daha kütleli parçacıklar oluşmazlar ve bizim için görünmezdirler. | TED | أما الجسيمات التي تحتوي على قدر أكبر من الكتلة والطاقة.. فلا تنتج وتظل مخفية عنا. |
| O kütlede ve parlaklıktaki yıldızların küresel kümelerde milyarlarca yıl önce ölmüş olmaları gerekirdi. | Open Subtitles | كل النجوم بتلك الكتلة وذلك السطوع المفروض أنها ميتة منذ مليارات السنين في هذه القطاعات |
| Afrika bloğunu, koşulunu kaldırması için ikna etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | بإقناع الكتلة الإفريقية بإزالة التعديل المقترح والذي سيحبط القرار |
| ve tüm bilgi yığını orada, ortada duruyordu, tüm bilgi ve daha da içine daldıkça çok daha fazlasını buldum. | Open Subtitles | و هنالك كانت، تماماً في المنتصف هذه الكتلة من المعرفة. هذه الكتلة الكاملة من المعرفة كلّما تفحّصتُ أكثر وجدتُ المزيد. |