| Ve doktor raporları gösteriyor ki bu kırık hiç doğru dürüst iyileşememiş. | Open Subtitles | ولدي تقرير الدكتور الذي يظهر ان الكسر لم يلتئم ابدا بشكل صحيح |
| Peseshet gelince, kolunun kırık olduğunu fark etti. İşin kötüsü, kırılan yer açılmış ve içinde kemik parçacıkları var. | TED | عندما وصلت بيسشيت، كانت ذراع العامل مكسورة بشكل واضح، وأسوأ من ذلك، فقد كان الكسر مفتتاً مع العديد من شظايا العظام. |
| Bir otopsi lezyonları gösterdi, sağ beyin zarı kanaması ve sol şakak kırığı. | Open Subtitles | التشريح سيبين الأضرار النزيف فى فص المخ الأيمن و الكسر فى الهيكل الأيسر |
| Hayır, elmacık kemiğindeki çatlak çizikler travmanın ölümden sonra süreklilik gösterdiğini belirtiyor. | Open Subtitles | لا, خطوط الكسر في عظمة الوجه تدل ان الصدمة وقعت وقت وفاته. |
| kırığın nerde olduğunu bulmama yardım edersen sanırım biz halledebiliriz. | Open Subtitles | ثم اذا ساعدتني في الحفر عند مكان الكسر فأظن أن بأستطاعتنا أصلاحها بأنفسنا |
| Röntgen filmine göre kırık iyileşmekle beraber... belirgin dejeneratif eklem iltihabı belirtileri vardı. | Open Subtitles | أوضحت من أنه برغم التئام الكسر فهناك إشارة واضحة لوجود داء المفاصل |
| Sağ bacakta kesik. kırık yok. | Open Subtitles | أمريكا اللاتينية والكاريبي على الساق اليمنى، لا الكسر. |
| Sol skapulanın önündeki kırık kurşun yarası olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذا الكسر المتميز على العظام اليسرى للكتف, لابد إنها سببت عن طريق رصاصة |
| kırık her yerde kırıktır. Yanık burada da, her yerde de yanıktır. | Open Subtitles | الكسر هو الكسر والحرق هو الحرق سواء هنا أو فى أى مكان آخر |
| Kemik iliğinin sızmasını önlemek için kırığı düzeltmelisin. | Open Subtitles | ستحتاجين لتصحيح الكسر ليتوقف نخاع العظم عن التسرب |
| Sağ elinle parmağı ucundan tut diğer elinle de kırığı tut. | Open Subtitles | أمسك طرف إصبع القدم بيدك اليمنى واحمل الكسر بالأخرى |
| Tipik asılma kırığı, ama beş kurbanın sadece birinde var. | Open Subtitles | الكسر التقليدى للشنق لكنه موجود لدى ضحية واحدة من اللـ 5 |
| çatlak düzeni darbelerde hafif bir açı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | و يشير نمط الكسر على وجود ميلان أثناء الضرب |
| Başka bir çatlak kazıması yaptım ve üstünde, cam dilimi ile macun filmi buldum. | Open Subtitles | اجل ، لقد عملت كشطا آخر على الكسر ولقد وجدت زجاج فضي وفيلم صمغي عليها |
| Bu kırığın iyileşmesine hala birkaç hafta var. | Open Subtitles | أتعرف، هذا الكسر يحتاج لبضعة أسابيع كي يلتئم |
| Sizden Kırılmaz bir tabak istedim ama kurşun geçirmemesine gerek yok. | Open Subtitles | أعرف بأنني سألت عن صحن مستحيل الكسر ولكن ليس من واجبه أن يقاوم الرصاص |
| JOEY: Hayır hayır. Bu tabaklarla yiyemezsiniz bunlar çok kırılgan. | Open Subtitles | لا لا, لا يمكنكِ الأكل فى الأطباق انها سهلة الكسر |
| Eğer kırığa neyin neden olduğunu bulabilirsek, bunu katil ile bağdaştırabiliriz. | Open Subtitles | لذا لو عرفنا ما سبب الكسر عندها يمكننا ربط ذلك بالضحية |
| Evet, kırılma çok büyük. | Open Subtitles | نعم، معدل الكسر ضخم حسنا صلنى بديلون سأنتظر |
| sallantı kafatasındaki çatlağı büyüttü, ve beyin kanamasına neden oldu. | Open Subtitles | والاهتزاز العنيف وسّع الكسر في جمجمته مما سبّب نزفاً دماغياً |
| Sağ elin son iki parmak kemiğindeki çatlağın, bir takma adı var. | Open Subtitles | هذا الكسر على عظم المشط الأيمن على الإصبعين الأخيرين؟ |
| Ve bu kırıkla bağlantıIı, sanırım. | Open Subtitles | وأظن أنها مرتبطة بهذا الكسر |
| Radyal çatlak, dik açı ve arka yüzüne bakarsak bu pencere dışarıdan içeri doğru kırılmış. | Open Subtitles | الكسر الشعاعي، الزاوية القائمة، جانب خلفي. هذه النافذةِ كُسِرتْ مِنْ خارج في. |
| Kemik iliği kırıktan çıkıp vücuduna yayılmış olabilir. | Open Subtitles | ربما نخاع العظم ترسب خارج الكسر وإرتحل قليلاً |
| Omur ve kaburgaların birleşme noktasının yakınlarında menteşeli kırıklar var. | Open Subtitles | هذه العلامات قرب الملتقى الضلعي الفقري هذا الكسر العنيف للمفصل |