"الكلابَ" - Translation from Arabic to Turkish

• köpekleri
• köpeklerden

Kilidi değiştirmemiş ama köpekleri değiştirmiş.
هي مَا تَغيّرتْ الأقفال، غيّرتْ الكلابَ.

Bir gün babam köpekleri sevmemeye karar verdi.
ويوم واحد، أَبّي يُقرّرُ هو لا يَحْبُّ الكلابَ.

Görünüşe göre bir de köpekleri kovalayan bir kadın var.
والآن يبدو أن هناك إمرأة تُطاردُ الكلابَ

Ama köpekleri yukarı bakamaz.
لكن الكلابَ يُمْكِنُ أَنْ تَنْظرَ للأعلى.

köpeklerden nefret ediyorum. Hepsini vuracağım.
أَكْرهُ الكلابَ.سَاضْربُ كُلّ كلب أَراة أبداً.

Gençler burada bira içiyorlarmış, ölü köpekleri onlar bulmuş.
الأطفال كَانوا خارج يَشْربونَ هنا البيرة، وَجدَ الكلابَ الميتةَ.

köpekleri sevmezdi bile, ama onları dövüştürmek, onun kanında vardı.
هي لَمْ تَحْببْ الكلابَ حتى، لكن يُحاربُهم، ذلك كَانَ في دمِّها.

Biz de köpekleri ve yemekleri alalım.
نحن سَنَأْخذُ الكلابَ مشياً على الأقدام.

İnsanlar bebek yiyen köpekleri evlat edinmez.
الناس لا يَتبنّونَ الكلابَ التي تَأْكلُ الأطفال.

Ve köpekleri parçalara ayırırdık.
وبعد بإِنَّنا نَضْربُ بعيداً عليه ونحن نَضْربُ الكلابَ إلى القِطَعِ.

Arabalara yükleyin her şeyi köpekleri de vurun, çünkü siktiğimin meclisini kaybettik!
لذا ضعوا كل شيء على العربات واضربوا الكلابَ لأننا فَقدنا للتو البيتَ اللعين

İnsanlar köpekleri sever.
أَحبُّ ذلك. يَحْبُّ الناسُ الكلابَ.

Ben sadece kakaları temizler ve köpekleri dolaştırırım.
أنا فقط أَرتفعُ إتعبْ ومشّ الكلابَ.

Şanslısın köpekleri seviyor.
المحظوظ لَك، تَحبُّ الكلابَ.

köpekleri vuracağız.
نحن سَنَضْربُ الكلابَ.

Birinin köpekleri laboratuvardan salmasıyla ilgili Holly'nin dediği bir şey.
ذلك شيءُ هولي قالتْ... حول شخص ما يَتْركُ الكلابَ خارج a مختبر.

Domuz burunlarıyla besleniyorlar ve köpeklerden nefret ediyorlar.
يَعتاشونَ على خطومِ الخنزيرِ وهم يَكْرهونَ الكلابَ.

Pekala, ben köpeklerden nefret ederim.
الموافقة، أَكْرهُ الكلابَ. - الذي؟